Hasan Çapik ve Sfenks Çatlağı

Abone Ol
Siz tarihi nasıl anlarsınız, şöyle bir düşününüz, derinden ama… Sonra şair Hasan Çapik’in “Anladığım Tarih” başlıklı şiirini okuyarak; hem şiirsel ustalığı, hem tarihsel derinliği, soylu ve haklı tepkilere dayalı büyük algıyı görünüz:

ben doğmadan düşkünleşmiş dünya
rahman ve rahim sermaye elinde

en verimli sütümüz yaşamak
sağılmış kirli avuçlarına

en uzun sayrılık yoksulluk
biçtiği en alımlı elbise bize

üzüm olup ezildiğimiz
şarap akmış sofrasına

yürek yurdu aranırken
vermiş bayraklar yurdu

hikmeti talaş kentler
eşya eylemiş insanı

güzel bağlı domuz bağla
aşk uhrevi şamatada

hem miyop hep hipermetrop toplum
bir deli tay yönsüz koşturmada

masal yatar din kalkarken biz
dönmeye devran yaratmış çark

ama tarih! Kuş doğar insan
ve ölmez yaralı fil olarak

Felsefenin şairi, şairin felsefeyi beslediği kanısında iseniz, Hasan Çapik’in “Sfenks Çatlağı” adlı şiir kitabını (İzan Yayınları) okuyacaksınız. Hasan Çapik bir felsefeci çünkü…

Düşünceleri sözcüklere iyi yüklüyor Hasan Çapik, sözcükler anlam varsıllığı kazanıyor, imgenin en yararlı ve gerekli hammaddesi, ara maddesi oluyorlar. “İmge Obezi Şiirler” başlıklı şiirinde, günümüz şairlerinden kiminin düştüğü durumu açığa vurup kınarken, obezlik sınırını da şiirlerinde kalın çizgilerle belirliyor.

Dizelerinde sözcük fazlalığı yok Çapik’in bu da şiir işçiliğini aşmış bir ustalık aşamasıdır bize göre.

Şiirde, özellikle serbest vezinle yazılmış şiirde iç ahenk ve ritim de aranır, aranmalı. Çapik’in şiirinde bunlar da var. İşte “Koydum Büyütece Acıyı” adlı şiirinden aldığım şu dizlerde olduğu gibi:

hayat emrinde bir hayaletin

çiçek kokusuna dolmadan büyür
aşk pişmeden yürekte dip tutar
ömre az gelir özümüz çocukluk

hazza tapınırken hayalet hız

anonim ağrısıyla dönen dünyada
marketleşmiş kütüphane kederiyle
deryasına dalmadan vurgun yer insan

bir mucizeydi aslında insan
doğa gönlünde en ala meyve
çürüdü sınır aşımı hızdan”

Ve bir ortak dostumuza, genç yaşta yitirdiğimiz şair-yazar Kaan Turhan’a yazdığı şiir var Hasan Çapik’in. Onu da paylaşayım. “Meyveye Yasaklanmış Ağaç Ağrısında” adlı bu şiirde yurdum insanının şaire, yazara, edebiyata, kitaba olan kayıtsızlığına, şairin deyişiyle “net ve brütte kepaze”liğine de bir protesto var:

bir gün herhangi bir yer herhangi bir yarada
soğuduğun yaşama sert içki gibi sunarsın
ölümü: düş ağrısı boşluğuna çekilir dünya

kara deliklere erkenlenir kimi yıldızlar
uğultularda sersemleyince var oluş
yaşam, yarasından küçük bir ceylan

aşk ne ekmeğe verilen kavga ne
memeleri süt vermez memleket ne
ateşine pervane oldukları ne

yüksekliğin bulmuş taşın sıfır ağırlığı

piton zaman yutar her şeyi
öyküleşir elinde ömürler
adı murat konulur meşakkat (1)

yüksekliğin bulmuş taşın sıfır ağırlığı

özge’sin belki, bırakıp ‘yapılacaklar’ listeni
marmara’ya karşı simitlercesine martıları
gidersin: yankın pervazda çiçek düşmesi

‘çok yoruldum anne’ diyen kaan mısın
Bu bir şey anlatmazken kodamanlara
ölüm davulları yakar dudağımızı (2)

ne tanrı var bu hesapta ne sen titansın
toplum net ve brütte oldukça kepaze
söylev çeken fil bilmez ezdiklerini

puşkin öldüren kurşun hızında hayat
bırakır, amfora çatlağından sızan şarap
kıvamında, nice şair adını dünyaya

şiir ve yaşama erken boşalmış

1-Aşık Veysel’den, 2-Kaan Turhan’dan

Çapik’in bu üçüncü şiir kitabı… Gelişerek yeni şiir dilleri, biçemleri bularak kendisini ve bizleri çoğaltmasını diliyoruz.