Gökçedere'den

Abone Ol


Kendisine hususi alâkamın sebebi 1930 tarihinde Cumhuriyet İlkokulu'nun kurucu Başöğretmeni iken, Pulur'a sürülüp orada ilkokulu aşıp, üç yıl okulda ve köy konağında talebe okutan dedem Ahmet Hasbi Aker ile olan dostlukları.

Sonradan maarif vekilinin imzası ile takdir edildiği bu sürgün dönemi, Birinci Dünya Savaşı sırasında 'mülazım-ı evvel' rütbesi ile askerlik yaparken donarak çoraplarının içine dökülen ayak parmaklarından daha çok acıtsa da içini, Ahmet Efendi Pulur'da talebe ve dostları ile teselli bulmuştu.

Halk aşıklarının çoğunda olduğu gibi irticalen söylediği manzumeleri yazıya dökmediği için, 90'lı yıllarda Bayburt Postası'nda yayınladığımız şiirlerine ilave edilecek başkaca bilgi olmadı.

Oğlu Mehmet Hakkı Başkanın el yazısıyla bana bıraktığı iki şiiri de çok eksik:

Süleyman Ruhî Pulur Beylerinden Hasan Bey'den satın aldığı atı şöyle anlatmış:

Yelesi ebrüşüm, kekülü eser,
Çok üzengi vurma, kuyruğu kısar,
Arpa hiç görmemiş, yoncada küser
Bey'den alınmadır, nazlıdır nazlı

Gökçedere'de Süleyman Ruhî'nin emsali olan Pulur Beylerinden Hasan Bey, Osman Bey ve halasının oğlu Hacı Reşit Efendi'nin hanımları hergün toplanıp, yer içerlermiş. O zamana göre masraflı imişler. Her şeyin kıt olduğu o günlerde Beyler ve Hacı Efendi dert yanarlarmış. Süleyman Ruhi durumu şiirle anlatmış:

Hasan Bey öksürdü, körük bozuldu,
Osman Bey'e tebdil hava yazıldı,
Hacı Efendi'nin gönü yüzüldü
El aman Hanımlar sizin elizden

Unu elediniz eleği astız
Koyunu, kuzuyu kapıdan kestiz
Beyin efendinin nefesin kestiz
El aman hanımlar sizin elizden.