Tarih aslında bir “eski-yeni” mücadelesidir. Yeni olanla kadim olanın mücadelesinde kazanan ise çoğu zaman yeni olmuştur. Ama hangi yeni? İşte bu sorunun cevabını vermeden yapılacak izah eksik kalacaktır. İşte o yeni “Zamanın ruhu”nu anlayan yenidir.
Buradan bakıldığında bizde yapılan siyaset ise bu günlerde farklı bir girdabın içerisinde yürüyor. Muhalefet açısından ele alınan siyasetin ağırlık merkezi eskide kalırken iktidar bu ağırlık merkezini bugüne taşımaya çalışıyor. Bu eski ve yeni girdabında sürüklenen siyasetin bugün kazananı iktidardır. Zamanın ruhuna ve toplumun genel beklentilerine daha çok yaklaştığı için. Dokunduğu tarihsel kodlarında bu ruhu desteklediğini ifade etmem gerekir.
İktidarın bu haline karşın bugünün ruhuna ters Tek-Parti kodlarını çağrıştıran CHP ya da “Çözüm Süreci” isteyen büyük kitleler karşısında eski tip bir “Milliyetçi” anlayış sergileyen MHP’nin zamanın ruhuna ne kadar yaklaştığı ise seçmenin tavırlarından okunabilen bir durumdadır.
Her düşüncenin kendisine tarihten tutunacak bir dal araması çok normal bir durumdur. Fakat bunu yaparken nasıl yapıldığı önemlidir. Froude tarih için şu sözü ifade eder: “Tarih, istediğiniz her kelimeyi yazabileceğiniz, bir çocuğun harf kutusu gibidir.” Yani tarih aslında herkesi memnun edecek bilgiyi içerisinde barındırıyor. Sağcının, solcunun, marjinalin ya da demokratın istediği yorumu çıkarmasına yardımcı olabiliyor. Olaylar siyasetçinin prizmasından istenildiği gibi yansıtılabiliyor.
Bu sebeple ister istemez siyasetin aktörleri de bu geniş “harf kutusu”ndan yararlanarak kendi dayandıkları siyasetin tarihini oluşturuyorlar. Bu oluşturma aslında tek taraflı bir oluşturma da değil üstelik. Siyasetçi tarihini oluştururken, oluşturduğu tarihte kendisini ve elbette taraftarlarını oluşturuyor.
Bu yönüyle baktığımızda aslında “pür” bir siyaset tarihi bulmak elbette kolay değildir. Siyaset her zaman göstermek istediğini gösterir. Burada önemli olan seçmenin tavrıdır. Gösterilmeye çalışılanın ötesindekini ne kadar doğru gördüğü önemlidir.
Bugün, gerçeği görmek isteyenler açısından elbette eskiye oranla daha iyi bir yerdeyiz. Farklı bilgilenme kaynakları sayesinde olayların ötesinde berisinde kalanları görme noktasında daha şanslıyız. Bu durum da aslında siyaset kurumunun ve siyasetçinin çok daha iyi denetlendiğinin ve yapıp ettiklerinin gizli kalamayacağının iyi bilinmesini de gerekli kılıyor.
Yani bugün siyasetçi için en büyük güç kaynağı “açıklık ve şeffaflık” oldu. Bu gerçeği iyi gören siyasetçi elbette bana göre şansını en yüksekte tutacaktır. Bu gerçeğin dışına çıkmak ise siyasetçinin gerçekle yüzleştiğinde “eyvah” diyeceği gaflet durumunu ifade eder.
Bugün iktidar ve muhalefet siyaseti açısından bir “eski-yeni girdabı” görüntüsü veren halden çıkmanın yolu ise zamanın ruhunu iyi anlayan ve geçmişle bugün arasında iyi bir den kuran siyasetten ve siyasetçiden geçiyor.
Çünkü geçmiş doğru keşfedilmeyi bugün ise doğru inşa edilmeyi bekliyor...
Buradan bakıldığında bizde yapılan siyaset ise bu günlerde farklı bir girdabın içerisinde yürüyor. Muhalefet açısından ele alınan siyasetin ağırlık merkezi eskide kalırken iktidar bu ağırlık merkezini bugüne taşımaya çalışıyor. Bu eski ve yeni girdabında sürüklenen siyasetin bugün kazananı iktidardır. Zamanın ruhuna ve toplumun genel beklentilerine daha çok yaklaştığı için. Dokunduğu tarihsel kodlarında bu ruhu desteklediğini ifade etmem gerekir.
İktidarın bu haline karşın bugünün ruhuna ters Tek-Parti kodlarını çağrıştıran CHP ya da “Çözüm Süreci” isteyen büyük kitleler karşısında eski tip bir “Milliyetçi” anlayış sergileyen MHP’nin zamanın ruhuna ne kadar yaklaştığı ise seçmenin tavırlarından okunabilen bir durumdadır.
Her düşüncenin kendisine tarihten tutunacak bir dal araması çok normal bir durumdur. Fakat bunu yaparken nasıl yapıldığı önemlidir. Froude tarih için şu sözü ifade eder: “Tarih, istediğiniz her kelimeyi yazabileceğiniz, bir çocuğun harf kutusu gibidir.” Yani tarih aslında herkesi memnun edecek bilgiyi içerisinde barındırıyor. Sağcının, solcunun, marjinalin ya da demokratın istediği yorumu çıkarmasına yardımcı olabiliyor. Olaylar siyasetçinin prizmasından istenildiği gibi yansıtılabiliyor.
Bu sebeple ister istemez siyasetin aktörleri de bu geniş “harf kutusu”ndan yararlanarak kendi dayandıkları siyasetin tarihini oluşturuyorlar. Bu oluşturma aslında tek taraflı bir oluşturma da değil üstelik. Siyasetçi tarihini oluştururken, oluşturduğu tarihte kendisini ve elbette taraftarlarını oluşturuyor.
Bu yönüyle baktığımızda aslında “pür” bir siyaset tarihi bulmak elbette kolay değildir. Siyaset her zaman göstermek istediğini gösterir. Burada önemli olan seçmenin tavrıdır. Gösterilmeye çalışılanın ötesindekini ne kadar doğru gördüğü önemlidir.
Bugün, gerçeği görmek isteyenler açısından elbette eskiye oranla daha iyi bir yerdeyiz. Farklı bilgilenme kaynakları sayesinde olayların ötesinde berisinde kalanları görme noktasında daha şanslıyız. Bu durum da aslında siyaset kurumunun ve siyasetçinin çok daha iyi denetlendiğinin ve yapıp ettiklerinin gizli kalamayacağının iyi bilinmesini de gerekli kılıyor.
Yani bugün siyasetçi için en büyük güç kaynağı “açıklık ve şeffaflık” oldu. Bu gerçeği iyi gören siyasetçi elbette bana göre şansını en yüksekte tutacaktır. Bu gerçeğin dışına çıkmak ise siyasetçinin gerçekle yüzleştiğinde “eyvah” diyeceği gaflet durumunu ifade eder.
Bugün iktidar ve muhalefet siyaseti açısından bir “eski-yeni girdabı” görüntüsü veren halden çıkmanın yolu ise zamanın ruhunu iyi anlayan ve geçmişle bugün arasında iyi bir den kuran siyasetten ve siyasetçiden geçiyor.
Çünkü geçmiş doğru keşfedilmeyi bugün ise doğru inşa edilmeyi bekliyor...