22 Mayıs 2018 Salı Yeniçağ Gazetesindeki köşemde, Erdin Gültekin’in “Bir Uzak Yağmur” adlı öykü kitabı için şunları yazmışım: “Kısa öykünün en usta örneklerini veriyor Gültekin; bu öykülerin iletileri etkili, vakaları ilginç, karakterler çarpıcı. Toplumu iyi gözlemlemiş yazarımız, çelişkileri, yanlışları yakalamış. Yer yer ironik ögelere de yer vermiş, bu da yazdıklarını daha okunur kılmakta. Okunur kılma özelliği bununla da kalmıyor; bir çocuğun tutumundan, tepkisinden, yaşam dersi verdiriyor yazarımız, inceliğinden utandırıyor okurunu. Toplumcu gerçekçiliğin günümüze uyarlamış ürünleri diyebiliriz bu öykülere. Ezilenler, üzülenler, aşamayanlar, tutunamayanlar var Erdinç Gültekin'in dünyasında.”
Erdinç Gültekin, geçtiğimiz hafta “Geberik” adlı yeni öykü kitabını yolladı. Klaros Yayınları arasından çıkan bu kitap, 56 sayfa ve içinde 13 öykü var.
“Bir Uzak Yağmur” adlı kitap için yazdıklarımı yukarıya almamın elbette bir nedeni var. Var çünkü, o kitaba yazdıklarım, bu kitap için de geçerli. Peki dahası da var mı? Var. Onları da yazalım: Okuru sıkmayan bir anlatımı, akıcı bir biçemi var Gültekin’in, yalın ama yüzeysel değil, derinlikli… Kitaba adını veren Geberik adlı öyküde yazar, farklı bir anlatım ve kalıplama biçimi denemiş ve bunu başarmış bence. Sınıfsal çelişkiler, sınıf bilinci ve bilinçsizliğini çarpıcı ve nesnel biçimde aktarıyor okura Gültekin. Bugünlerin yaşamını, olaylarını ve insanlarını; yarınlarda iyice anlatabilecek, kameraların ve tarihlerin görüş açısı dışında kalan gerçekleri ve olguları içeren öyküleri var yazarımızın.
NARSİSTLER İKTİDARDA
Kitabın yazarı Marie France Hırıgoyen, dilimize çeviren Ayşen Gür, İletişim Yayınları tarafından yayımlanmış.
Narsizm, kendine âşık olma, kendini en yücelerde görme. Narsizm kavramsal bir patolojik durumu yansıtmıyor. Patolojik Narsizm dışındaki Narsizm türleri, yararlı ve kişiliğimizin gelişmesinde önemli rolleri de var. Sağlıklı bir narsizm, insanın kendi becerilerini tanımasını, ama aynı zamanda kırılganlığını ve kusurlarını da kabul etmesini içeriyor. Aşırı patolojik narsizmin tedavisinin ise olmadığını söylüyor yazar.
Narsizsmi iyi kavramak için üç ögeyi iyi anlamak gerek, bunlar: Özsaygı, özgüven.
Narsist kişilik bozukluklarının iki türü var, büyüklenmeci narsisitler ve kırılgan narsistler. Ve Narsist kişilik bozukluklarının dokuz ölçütü var, bunları da sayalım: Kişi kendi önemi konusunda çok yüksek bir kanaate sahip olur ve büyüklenir; sınırsız başarı, ihtişam, iktidar, güzellik ve ideal aşk fantezilerine kapılır, özel ve tek olduğuna inanır, aşırı beğenilme ihtiyacı duyar, her şeye hakkı olduğuna inanır, kişilerarası ilişkilerde başkalarını sömürür, empati yoksunluğu çeker, sık sık başkalarını kıskanır, kibirli ve tepeden bakan tavırlar sergiler.
Benliğin aynası olarak imajın önemi de bu kitapta işleniyor ve selfie, cep telefonu ile narsizm arasındaki bağ da inceleniyor. Ve sosyal medya da bir narsizmin sergilendiği yerlerden birisi.
Yazar en baştan, bir hüküm tümcesi kuruyor ve bunu bir eksen yaparak, her şeyi o eksene bağlıyor. O tümce şu: “Neoliberal toplumumuz narsistler üretiyor ve modern dünya bir narsist fabrikası.”
Ve bu narsistler dünyayı da yönetiyor ya da yönettiler bir süre. Yazar bu yönetenlerin en başına Trump’ı alıyor. O tipik ve çarpıcı bir örnek. Peki belirtileri neler Trump’ın? Şunlar: Yenilgileri zafer olarak sunuyor sürekli, özsaygısı kırılgan, eleştiriye karşı hoşgörüsüz, yetersizliğini sürekli maskeledi, söz dağarcığı çok yoksuldu, eşek şakaları yapıyordu, demans durumları vardı ve tabloid gazeteciler için bir altın madeni idi.
Peki öteki narsist yöneticiler kimler? Onları da aktaralım bu kitaptan: Putin, XiJinging, EmanuelMacron, KimJong ve Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan.