Gece yüzünü döner dönmez, daha tan yerlerinin serinliği yitmeden, içine kekik, envai çeşit çiçek, ot, toprak, içine dağların, köylerin, insanların kokusu karışmış rüzgâr; bir yanımız, yeşilin, sarının, yer yer başka renklerin olanca tonuna bürünmüş Mezopotamya’nın engin düzlükleri eşliğinde yola koyulur, ne yazık ki güneşin yakıp kavurduğu saatlerde varırdık Hasankeyf’e...
Yazı ve Fotoğraflar: Engin Kaban