Araklı heyeti ile görüşmeler yapılır önce.. Sınırlar belirlenir, kim nereye kadar çalışma yapacak, o kısım netleşir. Ve başlanır meşakkatli mücadeleye..
Murat Okutmuş - Bayburt Postası
Bayburt’ta ilk olarak dernek kurulur: Derneğin halk arasındaki ismi Bayburt-Araklı Yolu Yaptırma Derneği.. Resmiyette ise Suludere Köyü Yolu Yaptırma ve Yaşatma Derneği.. Dernek Başkanı Murat Yıldız. İkinci Başkan Hikmet Çağlar. Yönetim Kurulu Üyeleri Kerim Karapınar, Osman Okutmuş, Recep Temur, Asaf Durulmuş.
O mücadelede aktif rol alan isimlerden biri Bayburt’ta hayır işlerinin bilinen ismi Asaf Durulmuş’tu. 82 yaşındaki Asaf Durulmuş’tan şimdilerde tünellerle bezenen Bayburt-Araklı yolunun geçit vermeyen yıllarında, insan eliyle girişilen o büyük mücadelesini dinledik.
1965’li yıllarda başlamış ilk kıvılcımlar. Her iki yöre insanının ortak isteği olan bu kıvılcımlar zamanla herkesten destek görmüş. Yaz gelince iki ilçeden heyetler toplanıp, bu yola kafa yormuş. Bayburt denize inen en kestirme yolun derdinde, Araklı ise doğuya açılmanın, doğunun denize inen yolunda uğrak bir yer olmanın, gelişmenin hayalinde..
Bayburt’ta öncelikle rapor hazırlanmış, devletin yetkili mercilerine ulaştırılmış. Raporda Bayburt’un tüm malının limana indiğini ve bu yolun açılmasının ekonomik anlamda öneminden bahsedilmiş. Hem de askeri anlamda stratejik özelliğe sahip olduğu belirtilmiş. Devlet transit yolu olarak faaliyet vermesi istenmiş. İstenmiş ama nafile.. O dönem il olan Gümüşhane ve bölgenin güçlü kenti Trabzon aşılamamış bir türlü.
Biri asker, biri sivil olmak üzere iki kişinin hayatına malolan, zaman zaman çok tehlikeli maceralara girişilen ve ihtişamlı açılış törenine de sahne olan Bayburt-Araklı Yolu hikâyesini, şimdilerde yaşayan tek şahidi olan Asaf Durulmuş anlattı..
İşte o büyük mücadelenin detayları:
“Para topluyoruz, Araklı yolu dedik mi...”
“Sinemada toplandık, derneği kurduk, ilk kongreyi yaptık ve göreve seçildik. Makbuz bastırdık hemen. 5, 10 ve 20 lira bedelli makbuzlar. Çıktık para toplamaya, ben de derneğin muhasebeciyim, derneğin ismi Suludere Köyü Yolunu Yaptırma Derneği. Araklı yolu dedik mi herkesin aklı çıkıyor.”
Asker ve sivil birlikte çalışıyor
“Gümüşhane’den YSE’den arabalar aldık. Trabzon’dan askeriyenin arabalarını aldık. Şantiye kurduk. Gümüşhaneli Mustafa adında bir işçimiz var, yemek pişiriyor. Çadırlar kurduk alana. Trabzon’dan Kolordu’dan emir aldık askerleri götürdük oraya. Siviller bir yatıyor, askerler ayrı yatıyor.”
“Biz hep şehit oluruk ele..”
“Araklı’dan bir mühendis vardı. Ahmet Çebi, o da Araklı tarafını toparlayan kişi. Bizi bir gün Trabzon Valisi’ne alıp götürdü. Murat Yıldız’ı (Lazoğlu Murat) köy muhtarı, bizi de azaları yaptı. Köyün yolunu yapacağız, Vali’den dinamit istedik. Murat Yıldız belinde silahsız dolaşmazdı. Vali silahı gördü, tabi güya muhtar diye olağan karşıladı. Karayolları’na yazı verdi, gittik kapsülleri, dinamitleri alıp döndük. Tabii dinamitleri alırken tek arabamız var. Müdür itiraz ediyor, “olmaz iki araba ile gitmeli” diye. Biz Müdürü içeri yolladık. Kapsülleri bagaja koyduk. Aracın önünde Murat ağabeyi oturuyor, arkada ben Hacı Recep Temür, Hikmet Çağlar ağabeyi. Kucaklarımızda da bagaja sığmayan dinamitler. Yolda gelirken Murat ağabeyi arkaya döndü: “Ola Hikmet şimdi dinamitler patlasa biz hep şehit oluruk ele.” Hikmet ağabeyi de, “Sen, ben olmayız da bunlar şehit olur” diye cevap verdi. Hacı Recep kızdı, söze karıştı: “Yapmayın, etmeyin, bırakın bu lafları. Allah için doğru yoldayız. Şehidi filan bırakın, Allah bilir kimin şehit olacağını.” Ahmet Çebi Karadeniz insanının özelliklerinin tamamını taşıyan bir kişi. Taksisinin altına kalın bir sac taktırmış, taşlar filan arabaya zarar veremiyor. Götürdük bu dinamitleri, hep patlattık.”
“Murat ağabeyi Çetin’i belinden yakaladı!”
“Şimdi Kuyumculuk işiyle iştigal eden Çetin Koloğlu da nüfustan ayrılmış, cip çalıştırıyor. Onu aylık ücretle tutttuk. Sabah namazı bizi alıyor, alana götürüyor. Dönüşümlü olarak bölgeye gidiyoruz ama Murat Yıldız, Recep Temur ve ben sürekli gidiyoruz. Gece gelirdik. Çalışmalar dozerler ve insan gücüyle yapılıyor. Dağda bir gün yemek yiyoruz. Cipe taş koymamış Çetin Koloğlu cip gözümüzün önünde dereye gitmeye başladı. Çetin koşuyor, dereye atlayacak. Murat ağabeyi derenin ağzında Çetin’i belinden yakaladı. Yoksa Çetin de gidiyordu. Mağdur oldu Çetin, tabii çok üzüldü. Hacı Recep, ‘üzülme para toplar en iyisini alırız’ dedi. En yakın köyden kamyon ve halatlar getirttik. Aracı çektirdik. O cip hurdaya ayrıldı. Ertesi gün Çetin geldi, 'Para mı toplayıp bu cipi yaptıracaksınız? Ben o cipe binmem' dedi. Kabul etmedi.”
“Askerimiz taşların altında kalarak şehit oldu”
"Tabii üzücü olaylar yaşadık. Bunların biri bir asker. Yıkanması gerekmiş, inmiş derede yıkanacak. Görevli Astsubay askere bakmadan dozeri çalıştırıp, taşları veriyor aşağı. Bu askerimiz taşların altında kalarak şehit oldu. Fakir de bir aile. Rahmi Paşaoğlu vardı, onun minibüsü tuttuk, cenazeyi memleketine gönderdik. Sahiplerine de ekonomik destek verdik.”
Patır kütür kürsüye çıktı!
“1968 yılı yaz ayları. Yol çalışmalarının artık sonuna gelinmiş açılış yapıyoruz. Bayburt-Araklı hep oraya aktı. Kaymakamlar filan hep orada. Çadırlar kuruldu. İkramlarımız var, yemeklerimiz var. Nasıl anlatsam, çoluk çocuk herkes orada, bir insan seli var. Dernek olarak Hikmet Çağlar’ın konuşmasında karar kılmıştık. Çünkü Murat ağabeyi Araklı’ya kızgındı. Haklıydı da çünkü yolu istenilen seviyede yapamamıştılar. Murat ağabeyi çıksa sert konuşacaktı. Bu yüzden Hikmet Çağlar’a karar kılmıştık. Ama Murat ağabeyi o gün birden patır kütür kürsüye yöneldi. Araklı tarafına kızgınlığını dile getirdi ama sert ifadelerle.. En çok da Gümüşhaneli işçi Mustafa’yı övdü. Murat ağabeyinin konuşmasında ahali gerildi, Araklılılar çok kızgınlar."
Ahaliyi coşturan ifade...
"Mustafa Turgut (Hafız) Belediye Başkanı ama Milletvekili Sebahattin Savacı ile birlikte il dışındalar. Belediye Başkan Vekili Osman Okutmuş ağabeyim. Osman ağabeyi hem dernek yönetim kurulu üyemiz, hem de Belediye Başkan Vekili. Tabii Murat ağabeyinin konuşmasından sonra herkes gergin.. Kalfa Fikret seslendi, ‘haydi Osman kurban olum, millet birbirine girecek.' Osman ağabeyi kürsüye çıktı, Belediye Başkanı olarak konuşma yapıyor. Derneğin faaliyetlerinden bahsetti, Bayburt’un ve Araklı’nın bir rüyasının gerçekleştiğini ve bunda halkın çok büyük katkısının olduğunu anlattı. Bu sırada bir cümle kullandı. Osman ağabeyi dedi ki: ‘Kazım Karabekir der ki, Bayburt’tan bir tabur asker, Araklı’dan bir tabur asker olsa iki saate Kızıl Moskof teslim alınır.’ Bu yolu mu yapamayacak? İşte bu yol bu iki güzide memleketin evlatlarının ortak başarısıdır.”
“Osman Allah’an kurban, milleti coşturdun...”
“Fikret Özeler (Kalfa) ayağa kalktı, bağırıyor: 'Osman Allah’aan kurban, milleti coşturdun. Bu var ya elli tene essahtan eyiydi.' Evet Osman ağabeyinin derdi ahaliyi sakinleştirmek, arayı bulmaktı. O sözlerin ahaliyi nasıl coşturduğunu anlatamam. O Araklılı kadınlar silahları çekti, nasıl sıkıyorlar. Davullar, zurnalar, barlar. İki ilçenin buluşması, bir düğün havası gibi kutlandı.”
İhtişamı susturan üzücü haber...
“Tabii bu arada üzücü bir haber daha geldi. Belediye arabası devrilmiş. Belediyenin damperli bir arabası var. Kalfa Yusuf, ihtiyarlar, şoförün yanında. Ağören köyünden bir işçi de Rize’ye çalışmaya gidecek. Bunlara el ediyor, alıyorlar. “Oradan da biner Rize’ye devam ederim” diyor. Tabi arabanın ön tarafında yer yok. Damperin üzerine biniyor. Sudan geçerken damper yan yatıyor. O da altında kalıyor. Açılış günümüze de bu olayın üzücülüğü tesir etmiştir.”
“Abbas Cilara’nın büyük desteği oldu”
“Evet, önemli bir mücadeleydi. Şuan tünele gitmeden önceki halini bu dernek yapmıştır. Halkın bizatihi oldukça büyük maddi desteği olmuştur. Abbas Cilara da senatör. Çaykara’da bulunan Orman Bölge Müdürlüğü’ne para çıkarırdı. O para da bu yola harcanırdı. Onun da önemli katkısı oldu.”
“Taa ki 1975 yılına kadar”
“Dernek yine faaliyette kaldı bir süre. Mücadelemizi sürdürmeye devam ettik. Her yıl iyileştirme çalışmaları yapılsın diye uğraşıyorduk. Taa ki 1975 yılına kadar. 1975 yılında Zigana’ya tünelin temeli atıldığı anda biz derneği kapattık. Çünkü devlet o bölgeyi seçmişti. Ondan önce Zigana bir vahşetti. Can emniyeti yoktu. Hep insanlar ölürdü o yolda.”
“Bayburt tarihinin önemli bir dönemidir”
“Bayburt tarihinin önemli bir dönemidir. Bir derneğin öncülüğünde topyekün Bayburt halkının desteği ile bu mücadele verilmiştir. Ben dernekte görev yaptığım, her birinin ayrı ayrı dostluğunu gördüğüm, omuza omuza memleketimiz için mücadele ettiğim kıymetli büyüklerime Allah’tan rahmet diliyorum.”