“Ben bu Yusuf masalında
Ne Yakubum ne Züleyha
Ben ki ne olabilirim
Bağrından koparılan Yusuf aşkıyla
Kendi suyunda boğulan
Kör kuyudan başka...”
Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)
"Jülide… Her şeyden vazgeçip unutulmuş bir köye sığınan genç öğretmen.
Aras Berzanoğlu... Berzanoğlu topraklarının kırgın ve yorgun adamı...
Tam da her şeyin bittiği anda başlayan; birbirine karışan hayatlar… Hüzünle, kederle, sevinçle yoğrulmuş sürükleyici, çarpıcı bir aşk…
Tam da her şeyin bittiği anda başlayan; birbirine karışan hayatlar… Hüzünle, kederle, sevinçle yoğrulmuş sürükleyici, çarpıcı bir aşk…
Berzanoğlu topraklarının çalkantılı yaşamına ayak uydurmaya çalışan Jülide, ayağının sürçtüğü her an yanı başında elini tutan Aras’ı bulacaktır fakat bu iş umduğu kadar kolay olmayacaktır. Sevdaya düşmek kolaydır, zor olan düştüğün yolda yürüyebilmektir…
“Bir insanın en sevdiği, aynı zamanda en çok savaştığı insan değil midir zaten? Sevgi denilen şey de bir nevi savaşmaktı. Sevgi ilkellikti. İlkel olmalıydı. Can dediğin acı çekmeden, acıyla savaşmadan bilmiyordu ki sevginin kıymetini. Zaten sevginin kıymeti bilinse gönül dediğin kahır mı çekerdi? Hangi kıymet bilir zat-ı muhterem, kadın denilen nazenin varlığı ‘Bu gönül az mı kahrını çekti!’ diye avaz avaz haykırtırdı?”