Ebülhindili Cafer Beğ’in mektubu…

Abone Ol
İttihatçıların fedailerinden o… Teşkilat-ı Mahsusa Üyesi… Birinci Dünya Savaşı'nda gösterdiği yararlıklar Kurtuluş Savaşı'nda yaptıklarının yanında hiç kalır.

Atatürk Erzurum Kongresi sırasında görev verdi ona, Cafer Beğ, atlı birlikleriyle, Karadeniz Bölgesi'ni boydan boya dolaştı, Rum çetecilerine kan kusturdu. Sonra cephelere, orada da hizmetleri oldu. Savaştan sonra, Atatürk çağırttı onu bir isteği olup olmadığını sordu “Paşam, köyüm Ebülhindi’ye dönüp çiftçilik yapacağım fakat param yoktur, bankalara emir buyurun bana kredi versinler, kazanır öderim” dedi.

Atatürk kaşlarını çattı “Hayır Cafer Beğ, seni bundan sonra yeniden çiftin çubuğun başına yollayamayız. İstanbul’da bir yer vereceğiz, git orada rahatına bak” dedi, öyle de oldu.

Şimdi bu kahraman adamın yazdığı bir mektubunu tarihi önemine binaen yayımlayacağız. Ermeni yardakçılığının ayyuka çıktığı bir dönemde iyi olur diye düşünmekteyim. Buyrun okuyun:

Teşkilat-ı Mahsusa "Müfreze Kumandanlarından Erzurum Ilıca Bucağı Ebülhindi (Yeni adı: Alaybeyi) köylü Köseoğlu Cafer (ERÇIKAN) Bey’in, İstanbul’daki üç kardeşine Erzurum’dan yazdığı mektup:

Dersaadet’de İttihad ve Terakki Merkez-i Umumisi’nden Kahraman Efendi vasıtasiyle, Erzurumlu Cafer Beğ’in Biraderi Mustafa’ya verilecektir.

***

Büyük Kardeşim Tayfur Beğ’e, Necib ve Mustafa Beğler’e.

İzzetlü Kardeşlerim, 

Aileniz ve kerimeniz Ulviye, kedersiz, bihamdullah, sıhhatdedirler. Fevkalade istirahatleri temin edilmişdir. Kaaimvalideniz, el-an sağdır. Diğer Akrabalarınız da sıhhatde olup; Hacı-Necib Beğ vefat ve Ziya Beğ’in Mahdumu, katledilmişdir. Diğer katledilenler umumen altı bin kadardır. Erzurum içerüsünde, ancak yüzeli kadar katledilmiş; ve diğer katledilen(ler) muhacereten ve gerekse amele suretiyle Erzurum’da bulunan Türk ve Kürtler’dir. Bunlar sarfolunmuşlardır. Erzurum’un birçok tarafları yıkılmış ve bazı mahalleler de yanmışdır. Adam bulunmayan köyler düzlenmişdir. Bunlar yapılmış şeyler. Ancak, yapılmayan bir şey varsa, Erzurum’un mahzenlerine saklanıp çıkmayanların namussuzca lekelenmesidir.

Köylüler silaha sarılarak müdafaa (ya çalışmış) ve düşmandan kendilerini kurtarmışlardır. Silahına sarılan iki köylünün karşısında binlerce Ermeni kaçmışdır. Karyelerden: Tazegül’den otuz kadar katledilmiştir. (Aşkale – Kandilli Bucağı’na bağlı) Tazegül, (Bucak merkezi) Ilıca, (Erzurum Merkez Bucağı’nın) Tuzcu ve (Ilıca’ya bağlı ) Norşen’in (Yeni Adı:Kumluyazı) erkekleri kaçmış; buralardaki on yaşındaki çocuklarla kadınlar bile katledilmişlerdir. 

Ovacık, (Ilıca’ya bağlı yerlerden) Haydariboğazı (Yeni Adı: Dereboğaz), Serçeme- Deresi merdlikle müdafaa ederek kendilerini kurtarmışladır. (Aşkale Kandilli Bucağı Köyü Merdiven) Nerdüban’dan kırk kişi(yi) katletmek üzere Ermeniler toplamışlar. Bunların içerisinden Davud’la Biraderi, kendilerini ve bütün köy aile ve namuslarını kurtarmışlardır. Bihamdullah, benim de o köylüler meyanında bulunmaklığım mefharetimi mucibdir. 

Bu kadar zulüm yapmak için, tedricen ve ahalinin sadasını çıkarmıyarakdan yapılmış ve en çoğu son günde icra edilmişdir. Fakat şurası şayan-ı muteleadır ki, Ermeniler, kendi dostlarını yani her zaman Ermeniler’e dostluk besleyen ahlaksız adamları öldürmüşlerdir. Bu meyanda; Ilıca’da Tütüncü Efendi’nin (1915 ilkbaharındaki Tehcir’de Hükümetten gizleyip) mahzeninde sakladığı Ermeniler, kendisini çoluk–çocuğuyla (birlikte), iyilik yapacağız diye; Aşkale’de Mahmud Efendi’nin sakladığı Ermeniler, keza kendisi ve ailesini; Bizim (Ebülhindi) köylü Sabit Beğ, tanıdığı ve misafir ettiği Tercanlı marabaları tarafından; Osman Beğ’in mahdumu Rıza Beğ, konuştuğu ahbabları Ermeniler tarafından, bütün ailesiyle feci bir suretde katledilmişledir. Esas vukuat, Ermeni dostlarına yapılmışdır. 

(Erzurum’un Dervişağa Mahallesindeki Yukarı–Pasin/Hasankale’nin eski: Ezirmik/yeni adıyla “Ovaköy”ünden gelme) Ezirmikli Osman Ağa’nın evinde, altıyüz kadar İslam’ı doldurarak yakmışlar. (Buranın) karşısında Mürsel Beğ’in hanesindeki sekizyüz adama, ateş vermişler ve bir kısmı yanmış, vurulmuş ve bir kısmı taşlarla müdafaada bulunarak kendilerini kurtarmışlardır. Kendisini müdafaa eden merdlere ölüm olmadığını bu vukuat gösteriyor. Birtakım lekelerin (yani korkakların) yüzünden çocuklara varınca çokca yara ile katledilmişlerdir. 

Tırabuzon civarında, az bir mikdar katil vuku’bulmuşdur. Bayburt’da, altıyüz kişi kadar kesilmiş ve bunlara sebeb olup ahalinin müdafaa teşebbüsüne mani olan Belediye Reisi Kaleardılı Hafız ve diğer hain Ermeni dostları bunlarla beraber katledilmişlerdir. 

Erzurum’da, Hakkı Paşa ve Hacı Nazım, bunlar da katledilmişlerdir ki, bu hainler Ermeniler’e dost imişler. Hasankale’de, altıyüz kadar İslam katledilmiş ve Aşkale’den sonra Erzurum’a kadar (yollarda) büyük küçük (çocuk) birçok cenazelere tesadüf edilmişdir. Yol üzerindeki köyler, feci’ane katle uğramışdır. Erzurum’un, el-an, yanmış hanelerinden cenazeler çıkmakdadır. 

Sarıkamış’da ve Kars’dan Revan’a kadar (ki) mahallerde, katliam devam etmişdir. Bunların hulasası, Ermeni dostları bu vukuatda sarfedilmişler (yani harcanmışlar). Ve Ermeniler, bize bir esas bırakmışlardır ki, bunlar, umum Türkler’e çocuklar(ımıza) a bir hatıradır: Ermeni’ye dost olmamak, Evvel ve sonra, Ermeniler’e dost olan İslamlar’a lanet etmeyi öğretmişdir. 

Kafkas (Azerbaycan) Türkleri, Türklük ve Müslümanlık uğurunda, (1915 de Kars ve Batum İllerinde, Oltu-Şenkaya–Olur ve Artvin’de yaptıkları gibi, 1916 ‘da Rusların işgaline uğrayan: Erzurum ve Tırabzon Vilayetleri’mizde) esaretde kalan Türkler’e birçok mu’avenetle iane ve himayede bulunmuşlardır. (Rus istilasındaki) her Kaza ve Vilayetde, Türklük için hayatını feda (eden) birer, beşer Türkler, Türk Müslümanları (Azerbaycanlılar) gelmişler. Ve bunlar meyanında Erzurum’da Kafkas (doğrusu,” Bakü İslam”) Cemiyet-i Hayriyyesi Mümessili bulunan ve Kafkas Türkleri’nin verdikleri i’aneleri, gazyağıları, unları ve hatta zürra’a çift kotanları (pullukları) tevzi’ine memur edilen, yirmi iki yaşında genç ve dilber simalı (Genceli aydınlardan D.) Saidof (Seydiof), Erzurum’a büyük hizmetlerde bulunmuş. Ve (7 Kasım 1917 günü başlayan Bolşevik İhtilali üzerine Rus Ordusundan erlerin çoğu silahlarını ve askeri malzemeyi bırakıp çekilirken, Kasım-Aralık 1917’de, Erzurum’daki Ermeniler gibi Türk) ahaliyi (de) silahlandırmak için yaptığı teşebbüsler, Hakkı Paşa gibi namussuz ve diğer rüfekaları tarafından men’edilmiş. Ve diğer bir takım namussuzlar da (Erzurum mahallelerinde Türkler arasında gizlice toplanılarak) yapılan müşavereleri (ertesi sabah erkenden, hemen Ermeniler’e) ihbar ederek, muvaffakiyete sed çekilmiş. Ve Erzurum’dan kat’iyyen ayrılmayarak (Hakkı Paşa) son zamanda (10 Mart 1918 günlerinde) Hacı Sabri ve diğer (Ermeni dostu) arkadaşlarıyla semt-i meçhule gitmiş ve el-an cenazeleri bulunamamışdır. 

Batum, tarihden bir gün evvel (14 Nisan 1918 de) zabtedilmişdir. Ardahan (3 Nisan 1918), Oltu (25 Mart 1918), Sarıkamış (5 Nisan 1918) bizdedir. Gönderdiğim adamlar vasıtasıyla Kars, Ardahan ve havalisinden, Erzurum için tohumluk ve hayvanat mübaya’a ediyorum. Bihamdullah, Kars havalisinden gelen tohumları ekmekteyiz ve öküzleri koşmaktayız; artık müjdeler…

Oltu ve Sarıkamış’da ordunun, dör-beş aylık her nevi erzakı mevcuddur. Erzurum’daki ahalinin yüzde altmışının, her nevi erzakı vardır. Yüzde yirmisi mümkün mertebe idareli ve yirmisi de (hiç) yiyeceği bulunmayanlardır. Hayvanatı Ruslar ve kısmen Ermeniler almış olduğundan, koşum hayvanatı noksandır. Vesait-i nakliye Orduda istihdam edildiğinden, ekin noksan ekilecekdir. Bihamdullah, yolların ve şömendöferlerin muntazam bulunması, felakete meydan vermiyecektir.

Tırabuzon’dan, Ordu ve Erzurum Vilayeti içün tütün mübaya’ası bize verilmiş ve adam gönderilmişdir. Burada her çeşid büyük mıkyasda iş ve ticaret yapmak (imkanı) mevcuddur…

19 Nisan Sene 334 (1918). Biraderiniz Cafer.* 

* Bu mektub, birçok belgeler ile birlikte, merhum Cafer ERÇIKAN’ın evinde 1946’da kopye edilmişdir.