Dünden bugüne değişen bir şey yok…

Son günlerde ülkemizde en çok konuşulan konulardan birisi Türkiye Ermenistan sınır kapısının yeniden açılmasıdır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan Türkiye milli maçını Erivan’da davetli olarak izlemesi ile başlayan süreç, bu konunun toplum tarafından yakından takip edilmesini sağladı. A.B.D başkanı Obama’nın Türkiye ziyareti ile de farklı bir boyuta taşındı.

Abone Ol

Son günlerde ülkemizde en çok konuşulan konulardan birisi Türkiye Ermenistan sınır kapısının yeniden açılmasıdır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan Türkiye milli maçını Erivan’da davetli olarak izlemesi ile başlayan süreç, bu konunun toplum tarafından yakından takip edilmesini sağladı. A.B.D başkanı Obama’nın Türkiye ziyareti ile de farklı bir boyuta taşındı.

Türkiye ve Azerbaycan’daki insanların değerlendirmeleri ne kadar farklı olursa olsun, 1916 - 18 Rus İşgalini ve Ermeni mezalimini yaşayan bir İl’in insanları olarak konu, bizleri farklı düşünceler içerisine taşıyor.
         
Bayburt Kaymakamı Nusret Bey ve Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey’in 1915 Ermeni tehcir olayları nedeniyle, Ermenilerin yalan ve iftiralarıyla İngilizleri mutlu etme adına onların istekleri doğrultusunda Nemrut Mustafa divanı harbinde suçsuz yere idam edilmelerinden bu güne dünyada değişen bir şeyin olmadığını gösteriyor. Değişmeyen bir şey var ise o da aziz hatıraları ve isimleridir. Bayburt’ta bir parka verilen Şehit Nusret Bey ismi, Bayburtlunun vefa örneği olarak hafızalarındaki yerini almış durumdadır.

Bizler Rus işgali ile birlikte Ermenilerin onların himayesinde ortaya koydukları vahşeti ve mezalimi, o günleri yaşayan canlı tanıklarından dinledik. Bayburt’un düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümlerinde kurduğumuz komisyonlarla, köylerde işgali ve mezalimi kayıt altına almaya çalıştık. Yaşananlar insanlık adına bir utanç vesikası olarak hafızalarımızda ve kasetlerde yerini almış durumdadır. Zaman içerisinde bunları da sizlerle paylaşacağız.

1993 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de, Bayburt’tan bir heyetle bulunduk. O tarihte Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey’di. Sokakta ve kaldığımız İnturıst Otel’de, Karabağ’daki savaşa katılanlarla birlikte olduk ve konuştuk. Şehit düşen civan vatan evlatlarının “Şehitler Hıyabanı”ndaki defin işlemlerine şahit olduk. Yürekleri parçalayan hıçkırıklar, hala kulaklarımızda. Karabağ işgali ve Hocalı’da 600’dan fazla insanın hunharca katliamının, 1916-18 yıllarında Bayburt’ta yaşananlardan farklı olmadığını düşündük.

7 Ekimde milli maç için Türkiye’ye gelecek olan Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın, “Türkiye Ermenistan maçını seyretmek için açılacak sınır kapısından gideceğim” ifadeleri, bizde büyük bir infiale sebep olmuştur. Benzer bir infialin Azerbaycan’da da yaşandığını basından izliyoruz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Hatay’dan verdiği demeçte, Dağlık Karabağ konusunda gelişme olmadığı sürece sınır kapısının açılmasının söz konusu olmadığını söylemesi bile yeterli olmadı.

Türkiye ve Azerbaycan; kardeş iki devlet olarak geçmişten aldıkları tarihi tecrübeler ışığı altında ve milli menfaatleri doğrultusunda kalıcı bir çözümü birlikte bulabileceklerine inanıyor. Fakat geçmişteki İngiliz oyunlarının bugün başka isimler altında bize sunulmasını kabul etmeyeceğimizi de, artık birilerine anlatmak zorunda olduğumuzu bilmeliyiz.