Dosta bak, satılık uşaklara bak!

Abone Ol
Dünyamız diken üstünde, ülkeler birbirinin kuyusunu kazıyor. Çıkar savaşları her türlü entrikayı bağrında barındırıyor.

Düşmanlar dost, dostlar düşman oluyorlar. Aslında ülkelerin dostu yoktur, çıkarları vardır. Gönülde çıkar, dilde dostluk yatar.

Sinsi sinsi yürütülen bu mücadele son birkaç senedir artık aleniyet kazandı.

Arap baharı denildi,  Araplar dizayn edildi. Aslen Yahudi olan eski ABD dış işleri bakanı Henry Kıssınger 93 yaşına gelmiş hala ülkeler arasında cirid atıyor. Geçtiğimiz günlerde Rusya’ya gidişi kafaları karıştırıyor, ne demişti Kıssınger  “ bundan sonra çatışmalar Müslümanlar arasında olacak” öyle de oldu ve de oluyor.

Libya, Tunus, Mısır, Suriye, Yemen, Irak bunların hepsi batı tezgahıyla birbirine düşürüldü. Kan gövdeyi götürüyor.

Suriye’ deki karışıklığın ve katliamın amacı Türkiye’ yi de iç savaşa sürüklemek ve İslam ülkelerine yol gösterici pozisyonunu pasifize ederek kendi güdümleri altına almaktır.

Şöyle bir baktığımızda Hıristiyan toplumlarında içten içe gizli bir savaş sürerken bu karışıklığı örtbas etmek için en iyi çarenin İslam ülkelerini birbirine düşürmek olduğunu bilen  üst akıl diyebilceğimiz  Batı barbarları bunu başarıyorlar.

Tarih bu döngünün bugüne kadar hep böyle olduğunu, kendi çıkarları söz konusu olduğundan nasıl kenetlendiklerini yüzlerce örnekle anlatmak mümkündür.

Dost dediğimiz  ve de o görüntüyü veren o ülkelere bir bakalım ABD, İngiltere (sinsi güç), Almanya ve bütün ülkeleri özellikle de ABD’yi parmağında oynatan İsrail. Bunların yanına Rusya’yı  ve bir İsrail gibi hep bölgenin çıbanbaşı olmuş olan İran.

Avrupa 30 yıl ve yüz yıllık mezhep savaşlarından sonra aralarında anlaşabilmiş ve ulus devletler olabilmişken, özellikle orta doğunun yapay ülkeleri İran kışkırtması ve desteği ile mezhep savaşları içine itilmiş durumdalar.

Yukarıda saydığımız emperyalist batı ise bunu fırsat bilip petrolün üzerine oturabilmek için bu savaşı hem silahla, hem finansla, hem ajanlarıyla, hem askeri güçleriyle destekleyerek bu kaosun devamını sağlıyor ve İslam ülkelerinin ölmeyecek kadar yaşamalarını sağlıyorlar.

Bütün dert petrol, bütün dert stratejik noktaların elde tutulması, İsrail’in ise derdi Mezopotamya’nın kendilerine bağlanması.

Gelelim Türkiye’ye: Bu batağın içine çekilmek istenen, bu nedenle de kendi kurdukları  terör örgütleri ile ülkemize saldırıya geçen batının ikiyüzlü, güvenilmezliği sırıtmaya başlamıştır.

Bizde bu terör örgütlerine ek olarak yurt içindeki satılmışları eklemek lazımdır. Alman gizli servisinde çalışan ve medya mensubu gibi kendini lanse eden zatın Türkiye de satın alınmış gazetecilerin isimlerini yayınlamasının her nedense üstü örtülmüştür. Kimlerin satılık oldukları herkesçe artık biliniyor. Çağdaş geçinen, aydın olduklarını iddia eden sağdan olsun,  soldan olsun bu satılmış vatan hainleri için ülke önemli değildir. Onlar uşak olmaya, satılmaya ve ülkelerini satmaya gönüllü olan zavallılardır.

Devletin, PKK denen köpek sürüleriyle yaptığı mücadelede onların yanında yer alanları, dost dediğin düşman ülkelerin silahlarının bu katillerin elinde kendi insanlarına çevrildiğini görmezden gelerek devleti suçlayanların satılık zavallı güruh olduğunu ibretle izliyoruz.

Ama bu ülkenin insanı satılık uşaklara rağmen uyandı, artık her şeyi görüyor ve de izliyor.

Bu alçak insanlar o kadar ikiyüzlü olmuşlar ki işlerin kendi aleyhlerine döndüğünü görünce hemen senden, benden daha  vatansever olabiliyorlar, başlarını kuma gömüyorlar ama artık kimse yemiyor ve yutmuyor.

Bugünlerde geçer, bu güzel ülke bu badireleri de atlatır ve de atlatacaktır. O zaman bu zavallı pespayelerin acaba insana bakacak yüzleri olacak mı?

Ama onlar o zamanda bir kılıf bulurlar. Bir atasözümüz vardır. “ Arsızın yüzüne tükürmüşler çise yağıyor demiş”.  Tükürüğe yazık, başka bir şeyle ıslatmak lazım.