İnsanın değişim ve gelişimini sürekli kılan, yaşamını kolaylaştıran en önemli güç kaynağı “bilgi”dir. İnsan düşünen ve çıkarımlarda bulunabilen bir varlıktır. Bu özelliği nedeniyle insan, gözleme dayalı varsayımlar geliştirip yasalara varabilen ve bilimsel bilgi üreten tek varlıktır. Tarihi süreç içerisinde; “bilim” ile haşır neşir olan, bilime ilişkin özlü sözleriyle geleceğe ışık tutan çok sayıda düşünür yaşamıştır. Bu düşünürlerden biri de 1070 yılında, “Bütün iyilikler bilginin faydasıdır; bilgi ile göğe dahi yol bulunur.” sözünü söyleyen “Yusuf Has Hacib”dir.
Bilimsel gelişmeler sonucu 20. yüzyılın ikinci yarısında bilim, göğe giden yolu bulmuştur. Aya gidilmiş, astronotlar uzayda yürümüş ve gökte uzay istasyonları kurulmuştur. Kim bilir bilimdeki bu gelişim ve değişim insanı daha nerelere götürecektir!
İnsana rehber olan, onları aydınlığa ve mutluluğa taşıyan bilim, paylaşıldıkça artar. Bilimsel araştırmalar sonucu elde edilen yeni bilgiler, bilim adamlarının hayallerini süsler. Bu hayaller, onları yeni düşünce ufuklarına taşır. Büyük düşünürlerden biri olan “Rene Descartes” yeni bilgi üretirken;
“Kesin olan bir şey var. Bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek.
Şüphe etmek düşünmektir.
Düşünmekse var olmaktır.
Öyleyse var olduğum şüphesizdir.
Düşünüyorum, o halde varım.
İlk bilgim bu sağlam bilgidir.
Şimdi bütün öteki bilgileri bu bilgiden çıkarabilirim.” (*) düşüncesindedir.
Yeni düşünceler ufkuna yelken açan bilim adamlarının da çıkarımlarda bulunup yeni bilgilere ulaşabilmelerinin özünde “Rene Descartes”in oluşturduğu bu akıl yürütme yolunun izlenmiş olması çok doğaldır.
Bilim adamları, insanlığa çağlar atlatmış ve bilimin ışığında toplumları günümüze taşımışlardır. Kesin olan şu ki; bundan sonra da bilim, işlevsel rolünü insan var oldukça sürdürecektir. Atatürk, bilime ilişkin görüşlerini şu veciz sözleriyle dile getirmiştir: “Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fen haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir.”
Büyük düşünürlerden “Sokrates” de “Sadece bir iyi vardır, bilgi ve sadece bir kötü vardır, cehalet” diyor. Demek oluyor ki cehaletten ve kötülüklerden sakınabilmenin yolu “bilgi” den geçiyor.
Günümüz dünyasında asıl zenginliğin “bilgi” olduğu bir gerçektir. Bilimsel bilgi üreten toplumlar her alanda öne geçmişlerdir; çünkü bilgi kimde ise güç de ondadır.
“Francis Bacon”ın dediği gibi “Bilgi güçtür”. “Thomas A. Stewart” da şöyle diyor: “İçinde yaşadığımız yeni çağda, zenginlik bilginin ürünüdür. Bilgi ekonominin başlıca hammaddesi ve en önemli ürünü haline gelmiş bulunuyor. Günümüzde zenginlik yaratmak için gerek duyulan sermaye varlıkları arazi, bedensel emek, imalat ve fabrikalar değildir. Bunların yerini bilgi almış durumdadır.” (*)
Gelişmiş ülkeler, bilime ve bilimsel araştırmalara giderek daha çok önem vermeye başlamışlardır. Elde edilecek yeni bilimsel bilgiler o ülkenin gücüne güç katar. Bu nedenle gelişmiş ülkeler bilimsel araştırmalara, bütçelerinden daha çok pay ayırır olmuşlardır. Bu pay da her geçen yıl artmaktadır; çünkü en kazançlı yatırım bilimsel araştırmalar için yapılan yatırımlardır. Geleceği biçimlendirecek en etkin güç, bilimsel bilgidir. Gelişmiş ülkeler bunun bilincindedir. Özellikle uzay araştırmalarına yönelen gelişmiş ülkelerin bu alandaki çalışmaları ve yaptıkları harcamalar bilinen bir gerçektir.
Çağdaşlığın temelinde yatan asıl güç kuşkusuz bilimdir; çünkü bilim, en büyük zenginlik kaynağıdır. “Yusuf Has Hacib” in dediği gibi “Bilgi hiçbir zaman fakirliğe düşmeyen bir servettir; …“ Bu eşsiz zenginlik kaynağına ulaşabilmenin yol ve yöntemini bilen toplumlar geleceklerini güvence altına almış sayılırlar.
“Uygarlığımızın geleceği bilimsel düşünme alışkanlığımızın gitgide yayılmasına ve derinleşmesine bağlıdır.” (John Dewey)
e-posta: behramdestanoglu@hotmail.com
(*) Prof. Dr.Ç. Can Aktan, derlemeler.