Türkiye’de devleti kuran felsefe, eğitim sistemi, sermaye, zaman, kaynaklarımız israf ediliyor. Osmanlı devletimiz sözüm ona yükseltilirken Cumhuriyeti yok sayan, başarılarını örtmeye çalışan bir zihniyetin saçmalıklarını dinliyoruz.
Öncelikle 16 büyük devlet kurduğumuz ve bunları yıktığımız iddiasına eğilelim. Hiç bir devletimiz yıkılmamış, sadece o devleti yöneten sülaleler son bulmuş ve değişmiştir. Değişen saltanat aileleridir. Devlet aynı devlettir. Osmanlı sülalesi kökeninden gelen asaletle asla Cumhuriyetin aleyhinde konuşmamış, tarih içindeki devamlılık tezini daima savunmuştur. Sultan Vahdettin’in kızı Sabiha Sultan’ın 50 yıl önce yazmış olduğu kitap ve hatıraları bu konuya mükemmel değerlendirmeler getiriyor. Bakınız: “Gönlüm ister ki Türk milleti, tarihine karşı hürmetkâr olsun; geçmiştekilerin hizmetlerini, büyüklüğünü unutmasın. Onlara tam kıymetlerini versin, Osmanlı Devleti’nin tarihte kazandığı azametli, vakarlı yeri küçümsemesin. Maziye karışan bedbaht hükümdârlara şimdiye kadar yüklenen ithamların yerinde olup olmadığını tam bir müsamaha ve titizlikle tetkik etsin.”
“Bugün Cumhuriyet kurulmuş, ailemiz vazifesini yapıp geçmiştir. Türk milletinin bizleri artık dedikodu mevzuu etmesi ayıptır, çünkü milletimiz için Osmanlı tarihi iftihar edilecek bir mirastır. İmparatorluk ayrı bir devirdi, fakat O da Türk’ün idi. Bugünkü Cumhuriyet de Türk’ün malıdır.”
İşin özü budur... İmparatorluğumuzun adı hep Devlet-i Aliyye olmuştur. Batılı kaynakların hepsinde dünkü devletimizin adı Türk İmparatorluğu’dur. Cumhuriyet’i yok sayanlar genç devletimizin Osmanlı dönemine ait bütün borçları son kuruşuna kadar ödediğini niye görmüyor? Ayrıca, Cumhuriyet; dünkü atalarımızın Tanzimat ve Islahat Fermanları ile çizdikleri yolda son mührün vurulmasıdır.
Devleti kuran irade kesinlikle bünyemize uyan Batı tipi bir demokrasiyi hedef almıştır. Devleti kuran kadronun asker ve sivil 16 yıl süren savaşlar sonunda dünyanın ve ülkenin gerçeklerine dayanarak koydukları prensipler, hukukun üstünlüğü, laiklik, sosyal adalet, gelir dağılımında dengesizlikleri çözmek, kadın-erkek eşitliği gibi evrensel değerlerdir.
Suudi Arabistan modeli
AKP iktidarı milli eğitimi haşat etti. “Biz dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz” bayrağıyla yola çıktı. Gazetelerden öğrendiğimize göre Veliaht Prens bir milyon imam hatip mezunu istiyorum diye Milli Eğitim Bakanı’na talimat buyurmuşlar. Buna göre, gerekli plan değişikliği yapılmış, emir yerine getirilmiş. Anaokulu öğrencilerinin başörtülü olup olmaması gibi konular tartışılarak Suudi Arabistan’ın 4+4+4 modeli kabul edildi. Ne yazık ki Cumhuriyet’in insan yetiştirme modelinden Vahabi modelde insan yetiştirme gayretlerine geçilmesi, Türkiye’ye pahalıya mal oldu. Ana sıkıntı eğitimdeki temel dertlerin görülmemesidir. TÖMER’in yaptığı bir çalışmaya göre aşağıdaki ülkelerin ilkokulların ilk 5 sınıfında okutulan kitaplarda kullanılan kelime sayısı şöyledir:
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu izah için bundan daha çarpıcı bir delil bulunamaz herhalde.
Öğrenci başına harcamada OECD sonuncusuyuz. Diyarbakır’da 216 öğrenciye bir sınıf düşüyor. İstanbul’da ise bir sınıfta 50-60 öğrenci eğitim görüyor. Diyarbakır’da 5 bin öğretmen açığı var. 7 bin yeni sınıf ihtiyacı var. Atama bekleyen öğretmen sayısı 300 bin. Sorumlu bir devlet adamının büyük utanç duyacağı rakamlar bunlar.
Rejim konusundaki yıpratma gayretleri meyvesini vermiştir. İngiliz The Economist dergisinin “2014 Demokrasi İndeksinde” Türkiye otoriter rejimler sınıfında yer almaktadır. Uyguladıkları baskı, korkutma, sindirme rejiminin adını “İleri Demokrasi” koyanların bu demokrasisinin (!) dünya sıralamasında Uganda’nın da altında, 98. sırada bulunduğunu görüyoruz.
Satıp satıp savurdular
İktidar kanadında yer alanlar Cumhuriyet’i devamlı kötülerken Cumhuriyet’in birikimlerini satmayı zevk haline getirdiler. 1986’dan bu yana 64 milyar 905 milyon dolarlık özelleştirme yapıldı. Hazineye sadece 38,9 milyar dolar aktarıldı. Sosyal yardım harcamalarına 30,4 milyar lira kaynak ayırdıklarını Maliye Bakanı itiraf ediyor. Böylece iktisadi devlet teşekküllerinin kuruluş kanununda yer alan “satılanla mutlaka yeni sanayi tesisi kurulur” hükmüne gözlerini yumdular, yüz binlerce aileye nakit para saçtılar. Cumhuriyet döneminin dev KİT’leri satıldı elde edilen parayla 19 milyon, kendi tespit ettikleri yoksul dedikleri aileye yardım ettiler. Yardım yelpazesi fevkalade geniştir.
Bu konuya devam edeceğiz. İsraf ne yazık ki ülkemizin can damarlarını kurutuyor.