Etkinlik

Dede Korkut Kültür Sanat Şölenleri'nde 2. Gün

28. Uluslararası Dede Korkut Kültür Sanat Şölenleri'nin 2. günü üç ayrı etkinlikle son buldu.

Abone Ol

Bayburt Postası - 2. gün etkinlikleri kapsamında Dede Korkut hikâyelerinin başkahramanlarından biri olan Bey Böyrek'in (Bamsı Beyrek) kabri ziyaret edildi.  

Etkinlikler çerçevesinde Bamsı Beyrek’in mezarına çelenk konularak müftülük görevlilerince Kur’an-ı Kerim okunup dua edildi.

Baksı Müzesi ziyareti

Şölen kapsamında Baksı Müzesi'ne ziyaret gerçekleştirildi. Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş, beraberlerindeki Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden gelen misafirler ile Bayburtlular müzede sergilenen eserleri inceleyerek müzenin kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan'dan bilgi aldılar.

Müzisyen Arifhan Karaoğlu’nun sunduğu ney dinletisi katılımcılar tarafından büyük ilgi gördü.

Ayrıca Bayburt'a 45 km uzaklıkta olan Baksı Müzesi'ne Bayburt Belediyesi tarafından ücretsiz toplu ulaşım imkânı da sağlandı.

"Dede Korkut Hikâyeleriyle Bugünü Okumak"

Şölenlerin ikinci gününde 'Dede Korkut Hikâyeleriyle Bugünü Okumak' konulu konferans da düzenlendi.

Bayburt Belediyesi Çoruh Kültür Merkezi’nde gerçekleşen ve Türkiye-Kırgızistan Manas Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Alparslan Ceylan ile Bayburt Fen Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Recai Hançer’in konuşmacı olarak yer aldığı konferansta Dede Korkut Hikâyelerinden yola çıkılarak günümüz olayları ile bağlantısı konuşuldu. 

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda ilk olarak söz alan Türkiye-Kırgızistan Manas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alparslan Ceylan Türk Dünyasının ünlü yazarı Cengiz Aytmatov’un  “Geleceği ancak geçmişine sahip olanlar kurtarır.” sözüne atıfta bulunarak Bayburt’un geçmişine en iyi sahip çıkan kentlerin başında geldiğini söyledi. Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş ile tanışmalarının Atatürk Üniversitesi’nde öğrencilik yıllarına dayandığını ifade eden Ceylan, “Yetkim olsa Sayın Başkanın büyük şehirlerde değerlendirilmesini isterdim büyükşehirleri de idare edebilecek kapasitede kıymetli bir kardeşimiz” diye konuştu.

Konuşmasında Orta Asya’daki durum hakkında bilgi veren Profesör Ceylan, “Bizim için 12 Kasım 2021 tarihi çok kıymetli. Türk Devletler Teşkilatı’nın kuruluş tarihi. Türk Devletler Teşkilatı İstanbul’da Sultan Ahmet’te kuruldu. Türk Dünyası’nın başka bir şehrinde de kurulabilirdi ama İstanbul’da Sultan Ahmet’te kuruldu. Bu aynı zamanda İslam dünyasına da bir mesajdır. Bu mesajı doğru okumak gerekiyor. Türk Dünyası ile İslam Dünyası’nın birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunun mührüdür. Bu durum bütün dünyada ses getirdi. Rusya hemen tepki verdi. 'Bu oluşumun içerisinde biz de yer almak istiyoruz. Çünkü Türk halklarından bizde de var' dedi. Çünkü en çok rahatsız olacak ülkelerin başında Rusya vardı. Malum biz tek bağımsız Türk devleti idik. Daha sonra yani 30 yıl önce kardeşlerimiz bağımsız oldu. Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi kardeşlerimiz bağımsız oldu. 6 devlet olduk. Peşinden 2 devlet daha katıldı. Şuan da gözlemci olan unuttuğumuz kardeşimiz Macaristan katıldı. Hun Türkleri’nin devamı olan kardeşlerimiz. Ama yöneticiler Türk olduklarını kabul etmiyordu. Artık onların devlet başkanı da göğsünü kabarta kabarta Türk olduğunu ifade ediyor. Yine uzun yıllar mücadele eden değerli büyüğümüz Rauf Denktaş Türk Dünyası’nın bir parçası olduklarını ifade ediyordu. O da 8. Türk devleti. Artık umut ediyoruz ki bu 6 Türk devleti Kıbrıs’ında bağımsızlığını tanır ve aynı ruh geri gelmiş olur. Gitmediğiniz yer sizin değildir. Orta Asya’da yer alan Türk Cumhuriyetleri her vatandaşımızın rahatlıkla gidebileceği ve sevgiyle karşılanacağı cumhuriyetlerdir. Buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Şimdi tercih dönemi, öğrencilerimiz tercih yapacaklar. Türkiye- Kırgızistan Manas Üniversitesi Dünya’da ilk binde yer alan bir üniversite, hiçbir mezununun işsiz olmadığı bir üniversite, her mezununun en az dört dil bilerek mezun olduğu bir üniversite. Öğrencilerimizin Bayburt’ta okuduğu kadar rahat okuyabileceği bir ortam. Çocuklarınızı gönderin biz sahip çıkalım Anadolu’nun evlatları orada okusun. Sizden arzumuz çocuklarınızı gönül rahatlığıyla gönderin” ifadelerini kullandı.

Dede Korkut’un Türk Coğrafyası’nın her yerinde var olan bir mihenk taşı olduğunu belirten Alparslan Ceylan “Dede Korkut tıpkı Ahmet Yesevi gibi, Nakşibendi hazretleri gibi, Yunus Emre gibi, Fuzuli gibi değerlerimizden birisi. Onu yaşatmak hepimizin görevi” dedi.

Sunumunun ardından Ceylan’a günün anısına plaketini Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş takdim etti. 

Prof. Dr. Alparslan Ceylan’ın ardından söz alan Recai Hançer ise Dede Korkut Hikâyeleri ve diğer edebi metinleri karşılaştırdığı konuşmasında Dede Korkut Hikâyeleri’nin neden diğer edebi metinlere göre daha ağır bastığı konusunda değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin aydın sorunu olduğunu dile getiren Hançer, “Türk modernleşmesi serencamında kendi halkına yabancılaşan, Stockholm Sendromuna uğrayan celladına aşık olan bir aydın tipi türediğini ifade etti. Bu tip aydınlar için kullanılan kavramlardan biri olan nominalist aydın kavramı üzerinde duran Hançer, bu kavramın milletin değer verdiği bazı kavramları sadece bir isimden ibaret sayan, o değerin kültürel birikimini, sosyolojisini, tarihini kolaylıkla reddedebilen aydın tipini işaret ettiğini söyledi. Dede Korkut Hikâyelerinden yola çıkarak günümüzdeki sosyal ve kültürel olayları yorumlayan Recai Hançer, “Dirse Han Oğlu Boğaç Han”, “Deli Dumrul”, "Tepe Göz" gibi bilinen Dede Korkut hikâyeleriyle günümüzdeki aile, hırs, ahlaki yozlaşma gibi sosyal sorunlar arasında bağlar kurarak değerlendirmelerde bulundu.

Tepe Göz hikâyesinde yaşanan olaylar ile Ortadoğu coğrafyasında yaşanan gelişmelerin bağlantı olabileceğine dikkat çeken Hançer, “Bugün Ortadoğu coğrafyasında ya da dünya da birçok Tepegöz’ün olduğunu görüyoruz. Ortadoğu coğrafyası için düşünürsek Amerika ve İsrail bu Ortadoğu coğrafyasının birer Tepegöz’ü mahiyetinde. Peki, bunların oluşmasında bizlerin ahlaksızlığının payı yok mu? Bizim parçalanmışlığımızın, bizim tembelliğimizin, keza Doğu Türkistan’da bir Çin zulmü var oranın Tepegöz’ü de onlar. Rahmetli Alev Alatlı Hoca’nın Doğu Türkistan için şöyle bir sözü vardı: 'Uygurlar uranyum üzerinde inek otlatmanın hesabını ödüyorlar' demişti” ifadelerini kullandı.

Konferansın ardından Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Recai Hançer’e günün anısına plaketini Bayburt Valisi Mustafa Eldivan verdi.