Yaşam

Çinimaçin’den Sayan Dağları’na…

Abone Ol

Bayburt Postası - 15. yüzyılda Bayburt Kalesi’ne sahip oldukları ileri sürülen Dukhalar, Sayan Dağları’nda ortaya çıktı. Ulusal basında kayıp Türkler olarak gündeme gelen Dukhalar’ın bugün Moğolistan'ın kuzey sınırında bulunan Sayan Dağları yamaçlarında yaşadığı belirlendi. Tarihi kaynaklara göre 1400’lü yıllarda Bayburt’ta yaşadığı ileri sürülen ve bir dönem Bayburt Kalesi’ne de sahip oldukları belirtilen Duharlular'ın, Moğolistan'da bulunan Dukhalar ile bir bağlantısı olabileceği açıklandı.

Atlas Dergisi Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek ve fotoğrafçı Selcen Küçüküstel tarafından hazırlanan 'Dukha Halkı Kayıp Türkler' belgeseliyle gündeme gelen Dukhalar’ın Bayburt, İspir ve Rize çevresinde yaşayan Duharlular ile bir bağlantısı olabileceğini söyleyen Atatürk Üniversitesi Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, “Duharlular, 1457 yılında Bayburt Kalesi'ni savaşmaksızın Uzun Hasan'a teslim ettiler. Safeviler'in, Akkoyunlular'ı yıkmasından ve Osmanlılar'ın Doğu Anadolu'yu ele geçirmelerinin ardından Duharlu oymağı, kendi topraklarında, Osmanlı Tımar sistemi içinde yaşamını sürdürmüştür. Bazı kaynaklar Duharlular'ın bilinen en eski bölgelerinin Toharistan olduğunu belirtmektedir. Göktürk Hakanlığı döneminde bu bölgeye, bugün ki Moğolistan topraklarından Türkler'in geldiği de bilinmektedir. İsim benzerliği ve bunlar göz önüne alındığında, Erzurum Duharluları ile Moğolistan'da bulunan Dukhalar arasında bir bağlantı olduğu söylenebilir.” dedi.

'Dukha Halkı Kayıp Türkler' adlı belgeselin tespitlerini dikkate alan Eğilmez, “Tarih öncesini yaşayan ve bizimle aynı dili konuşan bir toplumla karşı karşıyayız. Bundan 10 bin yıl önce insanların yaşadığı şekilde yaşıyorlar. Her şeyi ortaklaşa paylaşıyorlar. Aralarında eşitlikçi ilişkiler var. Suç işlemiyorlar. Kadın erkekten ya da erkek kadından üstün değil. Ren geyikleriyle birlikte onların vahşi göç yollarında onlarla birlikte dolaşıyorlar. Moğolistan'a Tuva'dan gelen, avlarını paylaşan, ormanlardan yemiş toplayan, doğayla uyumlu ortaklaşmacı bir toplum olan Dukhalar, Sayan Dağları'nda yaşayan ve nesli hızla tükenen ren geyikleriyle birlikte göçebe olarak yaşıyor. Ren geyiklerinin sütü ve peyniriyle, topladıkları yaban yemişleriyle beslenen bu topluluk Türkçe'nin lehçelerinden birini konuşuyor. Şaman inançlarını sürdüren Dukhalar, doğa ile çok özel ilişkiler içindeler. Kirlenmesin diye nehirlerde ellerini biler yıkamıyorlar.” şeklinde konuştu.

Belgeselde anlatılan yaşam tarzının, şaman toplulukların bir çoğunda var olan geleneksel yaşam biçimi olduğunu söyleyen Eğilmez, “Konuştukları lehçeden bazı örnekler şu şekildedir; Kaçan: Ne zaman. Tanardı: Yarın. Keni: Hani. Neymiş : Neden. Neçe :Ne kadar gibi... Moğolistan toprakları, gerek Türk tarihi gerekse Türk kültürü bakımından önemli bir konuma sahiptir. Bu coğrafyada Türk tarihinin ve kültürünün devam ettiğinin en önemli göstergesi, Moğolistan etnik grupları arasında yer alan Türk kökenli azınlıkların halen yaşattıkları kültür tarzıdır. Bilindiği gibi Moğolistan nüfusunu teşkil eden 24 boy içinde yer alan Kazak, Hoton, Tuva ve Duhalar (Tsaatan/Geyik Çobanları) olmak üzere dört boy eski Türk kültürünü devam ettirmektedir. Bunlardan Dukhalar hem yaşam tarzı hem de kendilerine has kültür özelliği ile araştırılması gereken önemli topluluklardandır. Bunlara çekilen belgeselde söylendiği gibi kayıp Türkler demek yerine kaybolmak üzere olan Türkler demek daha doğru bir tabirdir. Zira Dukhalar çok uzun yıllardan beri bilinmekte ve az da olsa üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Dukhalar'ın Erzurum ile bağlantısı da olabilir. Yaptığımız araştırmalarda XV. yüzyılda Erzurum'da hakim olmuş Duharlu sülalesinin atalarından olabileceği ihtimali ortaya çıkmıştır. Moğol istilası ile bölgemize gelen Duharlu sülalesi, XV.yy da bölge tarihinde aktif bir rol oynamıştır.” dedi.

Akkoyunlu ve Karakoyunlular’ın Anadolu'ya gelişleri ve bu coğrafyada faaliyet göstermelerinin Anadolu'nun türkleşmesi için mühim hadiselerden biri olduğuna dikkat çeken Eğilmez, şu açıklamayı yaptı:

“Bu iki devlet, birbirlerine her fırsatta zarar vermiş, birbirlerinin şehirlerini yağmalamış, birbirlerinin vatandaşlarını öldürmüşler ve birbirlerinin arazilerini işgal etmişlerdir. Bu oymak Akkoyunlu-Karakoyunlu mücadelelerinde etkin bir rol oynamıştır.Başlangıçta, Akkoyunlular ile beraber olan Erzurum Duharluları, Bayburt, İspir ve Rize çevresinde de hakim unsur olmuşlardır. Duharlular, Kara Yusuf'un 1410 yılında bu bölgeleri ele geçirmesiyle Karakoyunlulara katıldılar. Duharlular, 1457 yılında Bayburt Kalesi'ni savaşmaksızın Uzun Hasan'a teslim ettiler. Safeviler'in, Akkoyunlular'ı yıkmasından ve Osmanlılar'ın Doğu Anadolu'yu ele geçirmelerinin ardından Duharlu oymağı, kendi topraklarında, Osmanlı Tımar sistemi içinde yaşamını sürdürmüştür. Bazı kaynaklar Duharluların bilinen en eski bölgelerinin Toharistan olduğunu belirtmektedir. Göktürk Hakanlığı döneminde bu bölgeye, bugün ki Moğolistan topraklarından Türklerin geldiği de bilinmektedir. İsim benzerliği ve bunlar göz önüne alındığında, Erzurum Duharluları ile Moğolistan'da bulunan Dukhalar arasında bir bağlantı olduğu söylenebilir. Tabi ki bunu kesin bir şekilde ifade edebilmek için, daha net bilgilerin ortaya çıkarılması lazım. Bu konudaki çalışmalarımıza devam edip, sonuçlarını en kısa zamanda yayınlayacağız. Moğolistan'a Tuva'dan gelen, avlarını paylaşan, ormanlardan yemiş toplayan, doğayla uyumlu ortaklaşmacı bir toplum olan Dukhalar, Sayan Dağları'nda yaşayan ve nesli hızla tükenen ren geyikleriyle birlikte göçebe olarak yaşıyor. Ren geyiklerinin sütü ve peyniriyle, topladıkları yaban yemişleriyle beslenen bu topluluğun Türk dilini konuşması dikkat çekiyor. Şaman inançlarını sürdüren Dukhalar, doğa ile çok özel ilişkiler içindeler. Kirlenmesin diye nehirlerde ellerini bile yıkamıyorlar.”