Çatı

Abone Ol
Şu siyaset kurumu bazen çok garip sonuçlar üretiyor. Hatırlarsak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “Çatı Aday” diye bir şeyle muhatap olduk. Kaybedince de “Artık bende söz bitti” demişti; tabii ki siyasete dair olanları kastediyordu. Fakat öyle olamadı. Demek ki İhsanoğlu’nun hâlâ söyleyecekleri var. Gerekçe olarak ise Çatı Aday olduğunda söylediklerine yakın bir açıklama yaptı. “Büyük bir teveccüh”ün kendisini mecbur ettiğini söyledi.

Ben tam olarak böyle düşünmüyorum. Bazen yenilmişlik psikolojisi insanı tekrar rekabete, mücadeleye zorlar. Şimdi değişti mi bilmem ama en temel amaçlardan biri, tarihe seçimlerde yenilmiş biri olarak geçmek istemiyor sanırım. Onu “çatı” yapanların çalışmalarda yalnız bıraktığı gerçeğini de gördüğü kanaatindeyim. Bu sebeple de taraflı bir noktadan rekabet etmeyi seçiyor şimdi.

“Çatı Aday” formülünü ortaya sürenler o dönemde kendileriyle de çelişerek bir politika üretmek istediler. Bir araya gelmeleri imkânsız bileşenleri barındıran ittifakın tek amacı AK Parti’yi daha doğrusu Sayın Erdoğan’ı seçimlerde alt etmek içindi. Bu ihtimalin bir an gerçekleştiğini düşündüğümüzde, seçimlerden sonra paramparça olacak bu ittifak toplumun genelinden onay alamadı zaten.

“Başkanlık Sistemi çeşitliliği öldürür; küçük partilerin aleyhinde olur” diyenlerin, tarihimizde eşine az rastlanır bir ittifakla (14+1) yani on dört parti artı bir de "Paralel"in kendilerini içinde erittikleri, farklılıklarından vazgeçerek kurdukları bir çatıdan bahsediyoruz.

Demek ki aslında bazı durumlarda farklılıklar önemini yitirebiliyor. Kaldı ki iyi uygulamaların da farklılıkları daha da öne çıkarabilecek bir sisteme itiraz olarak bu farklılıkların eritildiğini görmek çok büyük bir çelişki aslında.

Çatı aday İhsanoğlu şimdi MHP’nin adayı. Üstelik de kendisinin savunduğu bütün sınırları aşarak. Yanlış hatırlamıyorsam Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adaylığı “kuşatıcı” olduğu için kabul ettiğini ifade etmişti. Oysa bugün herkesi kuşatamayacağını bildiği bir taraf konumunda siyasete girdi. Yani siyaset üstü kalamadı.

İşin başka bir tarafı ise acaba MHP dışında kalan 13+1, ortak adaylarının bu taraf seçişine nasıl bakıyor. Çünkü “çatı” sadece MHP’de kaldı. Siyaset her türlü hava şartına müsait bir zemine de sahiptir. Bugün daha net yıkılan çatının dışında kalanlar kendilerini korumasız kalmış gibi hissediyorlar mı?

Aslına bakılırsa korumasız hissetmeleri İhsanoğlu açısından pozitif bir manaya delalet eder. Eğer hiçbir üzüntü ya da eksiklik hissedilmemişse bu onun bir aday olarak gönüllerde duygudaşlık yakalayamadığını da gösterir. Nitekim takınılan bu “nötr” hâl de bana göre bunun izahını yapıyor zaten.

MHP seçmeniyle İhsanoğlu arasındaki duygudaşlık nasıl olur derseniz ondan da çok emin değilim. Bu sadece seçmen açısından değil İhsanoğlu açısından da aşılması gereken duygular olduğunu gösteriyor. Partisinin sembolüne dahi çalışmamış bir aday olarak verdiği mesaj bu hissedişin tamamlanamadığını gösteriyor...

Siyasette her zaman iki kere iki dört etmez. Umarım İhsanoğlu kitabi olanla saha gerçeğinin arasına tekrar takılmaz.

Zira kırk yıldır sahayı hıfz etmiş siyasetçilerle rekabette bir yılı henüz geride bırakıyor.