Bugün yine kitaplar arasında…

Abone Ol

DÖRT HALİFE DÖNEMİ ASR-SAADET Mİ?
 
Bu kitabın yazarı Tunay Bayrak, “İslam Tarihi Sorgulamaları” adlı dizinin II.inci kitabı, yayınevi ise Berfin.

Tunay Bayrak, kitabın 12’inci sayfasında yazılış amacı ve içeriği hakkında değerli ve yeterli bilgiler veriyor: “Dört halife dönemini eleştirel bir bakışla irdeledik. Gelenekselleşmiş yargıları, ezberlenmiş doğruları sorgulama gereği duyduk. Örneğin ‘Halife Ömer gerçekten adil miydi? Diye sorduk. ‘Halife Ali sonradan kazandığı o muhteşem efsanevi kimliği gerecekten taşıyor muydu?’ diye sorduk. ‘Bütün olarak o idealleştirilen ve İslamcı siyasetçilerin her durumda söylemekten çekinmedikleri Asr-ı Saadet devri miydi bu dönem?’ diye de sorduk. Hz. Muhammed’in başarısı tarihin döneminde takdir edilecek bir başarıdır. Onu ister peygamber, istere bir devlet kurucusu, isterseniz din kurucusu olarak el alın; onu hep tarihin yönünü değiştirmiş bir insan olarak görürsünüz. Peki, her durum ve koşulda mutlak adil ve erdemli, hatta özgür ve müreffeh bir toplum oluşturabilmiş midir? Bu sorunun yanıtını ‘İslam Tarihi Sorgulamaları I/Hz. Muhammed Dönemi’ adlı kitabımızda o döneme en yakın kaynaklardan aktarıp yorumlayarak vermiştik. Bu kitabımızda ise Hz. Muhammed’den sonra halifesi olarak onun makamına oturan Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin yönetim dönemlerinde tarihin surlarına kazınmış olayları sorgulayarak Dört Halife döneminin örtüsünü kaldırmaya, perdesini aralamaya çalışacağız.”

Evet şimdi de bu kitaptan önemli bulup aldığım notlardan bir bölümünü de aşağıya alayım ki, ayrıntılardan da haberli olunuz, okuma isteğiniz artsın:

-Hz. Muhammed’in beklenmeyen ölümü, eşlerinden Ayşe’nin dedikleri ve kış gecesinde yağmura tutulmuş koyun sürüsü.
-Abartılan Ensar-Muhacir muhabbetinin gerçeği, Hz. Muhammed’in ölümü ile ortaya çıktı. Ebu Bekir, Ömer ve Ebu Ubeyde, Ensar’ın halifelik konusundaki toplantısını bastılar.
-Ömer’in oldubittisi ve zorbalığı… Kureyş üstün müdür? Ebubekir, İslamcıların anlattığı gibi huzurlu bir ortamda ittifakla halife seçilmemiştir. Ali-Ebubekir tartışması.
-Araplar, Ebubekir’in önderliğine direndi. Halife olduktan sonra acımasız davrandı, zekât vermeyenlerin üstüne bile asker gönderdi. İslam’dan dönenlere yönelik askeri harekatlar (Ridde olayları), her türlü silah ve usulle öldürme, hatta ateşe atma. Ortaya çıkan yeni peygamberler ve bunlarla savaşlar. Müseylime, karısı Secah ve diğerleri.
-Ömer dönemi… Ömer Mekke’deki zor günlerinde peygambere yardım etmedi… Peygamber dönemindeki hiçbir savaşta da ön planda değildir.
-Halifelik dönemi: Halife unvanını değil, “müminlerin emiri” unvanını kullandı. Kadılık kurumu oluşturdu, devletin gelir ve giderlerini kayıt altına aldı.
-Ömer, halifelik döneminde bazı sünnetleri terk edebildi, Kur’an’ın ganimet hükümlerini uygulamadı. 
-Ömer gerçekten adil miydi? İskenderiye Kütüphanesini yaktırdı mı?
-Osman dönemi, barut fıçısı Osman döneminde ateş aldı.
-Osman 12 yıl halifelik yaptı, öldürüldüğünde 88 yaşındaydı, sakalını sarıya boyardı.
-Neden öldürüldü, kim öldürdü, cenazesi nasıl kaldırıldı?
-Hazinesinden neler çıktı
-Ali dönemi: O’nun mushafı… Nehc ül Belaga kitabı gerçekten onun mu?
-Halife oldu ama biat etmeyenler, edip de dönenler oldu. Ali, peygamberden sonra halife olma fırsatlarını değerlendirmedi, bu da ona olan güveni sarstı.
-Cemel, Sıffin ve Nehrevan savaşları… Yalnızca Sıffin’de 70 bin kişi öldü.
-Osman’dan ve Ali’den kalanlar… Osman’ın hazinesinden 30.500.000 dirhem, 150.000 dinar çıkmış. Ali’den ise yalnızca 700 dirhem kaldı.  
-Ve Sonuç: İslam dini, Hz. Muhammed’in getirdiği şekliyle devam ettirilememiştir.
Hangi çizgide, bakışta, yaklaşımda olursanız olun, bence bu kitabı okuyunuz, ben de Tunay Bayrak Dostumun birçok görüşüne katılmıyorum, ama bu kitap yoğun bir emeğin ürünü ve çok değerli bilgiler var.

KORNES’TEN KARS’A/KURTULUŞ SAVAŞI DOĞU CEPHESİNDE BİR SÜVARİNİN ANILARI
 
Erzurum’un Narman İlçesi’nin Kornes köyünden (şimdiki adı Güvenlik) gâzi Fahri Erkılıç’ın, çocuklarının ısrarı üzerine 1968 yılında el yazısı ile bir deftere yazdığı Kurtuluş Savaşı ve savaş sonrası gümrük muhafızı görevi ve Şeyh Sait İsyanı ile ilgili anılarını, torunu Gökalp Selışık Erkılıç kitap haline getirmiş. Kitap, Mobel yayınları arasından çıkmış. Kitabın sonuna anıların orijinali de eklenmiş. Olaylar daha iyi anlaşılsın diye de tarihsel olaylar hakkında ek bilgiler sunulmuş okura. Kitapta çokça fotoğraf ve görsel malzeme de var. 

Kitapta Fahri Erkılıç’ın Deli Halit Paşa ile ilgili birçok anısı var. Benim “Dillere Destanlar” adlı kitabımdaki en uzun destanlarımdan birisi de Deli Halit Paşa Destanı’dır. Halit Paşa ile ilgili çok bilgi toplamıştım bu destanı yazarken, ancak bu kitaptaki anılara o zaman erişememiş olmaktan dolayı çok üzüldüğümü belirtmek isterim, öylesine özel ve değerli anılar. 

“Tarihe tanıklık tarihin özüdür” der Hegel, Fahri Erkılıç’ın tanıklıkları da bu öz’den. 258 sayfalık bu kitabı tarihçilere, tarih meraklılarına ve Erzurum ile Kars halkına salık veriyorum. Ama gördüğüm bazı isim hatalarını da son olarak yazacağım. Erkılıç’ın anılarının geçtiği yerleri ben karış karış bilirim neredeyse, Narman ilçesinde teyzem ebelik yaptı (o ilçenin ilk resmi ebesidir), babam da Ziraat Bankası müdürlüğü yaptı Narman’da, Sarıkamış’ta, Hanak’ta ve Iğdır’da. Onun için böyle hatalar gözümden kaçmaz. Evet işte onlar:

Bazat Köyü (Sarıkamış) değil, doğrusu Bozat
Düşkaya  (Selim) değil, doğrusu Döşkaya
Abulkurt Köyü (Sarıkamış) değil, doğrusu Abulbart
Dirlik Köyü (Sarıkamış) değil,doğrusu Divik

 
HOÇVAN’IN GÜLÜ
 
Ve son olarak bir şiir kitabı, adı “Hoçvan’ın Gülü”, yayınevi Kora.

Hoçvan, 21 köyün bağlı olduğu Ardahan İli’nin eski bir Bucak Merkezi. Bir adı da Hasköy. Hasköy’e  80’li yılların birinde, kardeşimle birlikte gitmiştim, o zamanlar yeni yeni parlayan Hülya Avşar’ın akrabalarını haber yapmıştık. Biz gittiğimizde köyde düğün de vardı, gitmemize çok memnun olmuşlardı, yedirmiş içirmişlerdi Avşarlar bizi. Haber, Milliyet Gazetesi birinci sayfada yayımlanmıştı. Türkçe-Kürtçe şiirlerin olduğu bu kitabı görünce, yadıma o günler düştü.

Evet kim peki bu kitabın şairi? Adı Yılmaz Şit. Kitapta iki uzun şiir var, biri Türkçe, biri Kürtçe. Böylesi bir şiir kitabını ben ilk kez görüyorum.

Ne yapalım, biz de bu şiirlerin Türkçe olan bölümüne (keşke Kürtçe olan bölümünü de anlayabilseydim) şöyle saplama girelim, birkaç dize tadımlık sunalım:

“Bulutlar fırtınalar koparıyor
Özlemim boranında, sol yanımda
Öyle özledim ki Hoçvan’da
Ayaz’da üşüyen yolcu gibi
Sakaltutan’da gözlerim üşüdü
Hoçvan’da Hoçvan’ın gülü”

“Yanağındaki gülün kızıllığını koklayayım
Hoçvan’ın serinliğinde
Gecenin sessizliği tanıklık yapsın
Çayın deminde
Ay’ın altında
Gaz lambası loşluğunda
Sol yanıma yaslan
Kulağıma sevgiyi fısılda
Sevgiyi fısılda ki
Fısıltınla şafağı düşleyeyim”