Birand ve laf-ı güzaf!

Uzak durayım şu meşhur ‘Bayburt imaj’ından diyorum ama olmuyor işte! Bir zaman sonra bıçağın ucu sırta değince kendimi tutamıyorum! Mehmet Ali Birand, canlı yayında, üstelik Başkan H. Ali Polat’ı yayına almadan görüntü üzerinden fırça attı ya, güleyim mi ağlayayım mı bilemedim! 

Abone Ol

Uzak durayım şu meşhur ‘Bayburt imaj’ından diyorum ama olmuyor işte! Bir zaman sonra bıçağın ucu sırta değince kendimi tutamıyorum! Mehmet Ali Birand, canlı yayında, üstelik Başkan H. Ali Polat’ı yayına almadan görüntü üzerinden fırça attı ya, güleyim mi ağlayayım mı bilemedim! 

Birand’ın, Başkan Polat’ın törende yaptığı konuşmayı bahane ederek, Bayburt’a ve Bayburtlu'ya yaptığı terbiyesizliğin üzerinden tam bir hafta geçti. Bu süre zarfında birilerinden “ses” çıkar diye bekledim ama nafile!
 
Ulusal medyanın içinde yıllarca çalışmış biri olarak, bu dünyanın çarklarının nasıl döndüğünü, sabah ak denenin akşam saatlerinde nasıl karaya dönüştüğünü çok iyi bildiğimden, konunun medya tarafında yaşananlarına pek aldırış etmiyorum. Yani şaşırmıyorum!

Ama, benim şehrimde yaşananlara hâlâ bir anlam verebilmiş değilim!
 
***
 
Bayburt; yıl içerisinde nasıl gündeme gelir?
 
Alay edilen doktor yılanlar!
Açılış günü gölette boğulanlar!
Kapatılan içkili mekânlar!
Valisi hakkında dedikodu çıkaran nesiller!
Tesadüfen kameralara yakalanan vekiller!
 
Liste böyle keyifsizce uzayıp gider…
 
-Şimdi birkaç soru soralım ve ardından asıl konumuza dönelim-
 
Dede Korkut Şenlikleri tam rayına oturmuş, Türkiye gündeminde neşeli ve coşkulu yüzümüz olacakken, kim veya kimler frene bastı?
 
Kop Dağı’nı her şenlendirelim dediğimizde, yapılan organizasyonlara sırtını kim döndü? Kim baltaladı?
 
Tam ivme kazanacakken, kişisel egolar ön planda tutulup Bayburt Üniversitesi’nin önüne kimler set çekmeye çalıştı?
 
Nereden bakarsanız bakın, Bayburt'u 20 yıl ileriye taşıyacak Baksı Müzesi’ne kimler burun kıvırdı?
 
Dünyanın hayranlıkla takip ettiği ünlü taş ustalarını kimler yalnız bıraktı?
-Aklım almıyor!-

Adeta mucit yuvası olan şehrimizde, sağolsun Nabi Melekoğlu yaptıklarıyla bırakın Türkiye gündemini, iki yıldır Dünya basınına konu oluyor, ama ne şehir ne de şehrin dinamikleri bunu kullanamıyor!
-Tanıtımını yapabileceğin bu değerli enstrümanları çalamıyorsan, üflenen alet sen olursun!-
 
***
 
90 yıldır her Şubat ayında; Cumhuriyet Caddesi’nde gösterime giren bir müsameremiz vardır. Ben bu müsamereleri izleyerek büyüdüm. Bugün bir ırka veya şahsa yönelik bir kin aranacaksa, bu konuda en suçsuz ortam o müsamerelerdir!
-Müsamere hakkında yazının sonunda çok ilginç bir tespitte bulunacağım!-

Özetle tarih kitaplarında yazılanların, çok basit bir şekilde canlandırılmasından öte bir şey değildir bu müsamere… Acıyı hatırlatır ve sonunda coşkuyla sona erer... 

Geçtiğimiz Salı, yine o büyük coşkuyu yaşadı Bayburt sokakları.
Başkan Polat, ağdalı bir konuşma yaptı.
Mehmet Ali Birand, ağdayı cımbızladı, kendince Başkanı fırçaladı!
 
-Şimdi dikkat!-
 
Başkan Polat, tepki çeken konuşmasında kimin sözlerini referans aldı?
Bayburt’un 2. Milletvekili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın.
 
Peki, aklınca konuyu çarpıtan ve fırça atan Mehmet Ali Birand kimdir?
Başbakanın, ameliyatından sonra canlı yayınına konuk olduğu tek gazeteci!
 
Öncelikle şunu belirtmeliyim; küçük düşürülmeye çalışılan Bayburt Belediye Başkanı değil, bizzat Bayburt ve Bayburtludur.

-Şimdi hepsini bir kenara bırakalım-

Başbakan sahip çıktı mı Bayburt’a?
Veya bir Bakan, bir Hükümet Sözcüsü?
Herhangi bir il veya gençlik kolları başkanı?
O da olmadı Ak Partili bir belediye başkanı?

Siyasileri geçtim…
Zaman, Star, Sabah, Yeni Şafak?
ATV, Kanal 24, Kanal 7, TV Net, Samanyolu?
 
Başkan Polat’a ve nezdinde Bayburt’a sahip çıkan oldu mu?
-Yok-
Birand’a ağzının payını veren oldu mu?
-Hayır-
“Ey Birand, ayıp olmuyor mu?”
diyecek bir kişi, bir seven, bir dost, bir güç yok mu?
-Yokmuş demek ki!-
 
***
 
Bir an düşünün;
 
Güçlü bir Ak Partili Belediye Başkanı üzerinden, o şehre benzer bir hadsizlik yapıldığını? Ortalık toz duman olurdu!
 
Bırakın o şehrin siyasilerini, o şehrin dirayetli işadamları, toplanan kalabalıkları bile bu terbiyesizliğe gereken cevabı verirdi!
 
-Şimdi, kabul etmemiz gereken yere gelelim!-
 
Gevezeler diyarıyız ama ne yazık ki konuşabilenimiz yok! 
Onun için haddimizi bilelim ve bir daha olur olmaz toplara girmeyelim.
 
-Ta ki, bir mucizeye kadar…-

***
 
Müsamere hakkında / O müsamereden Ermeni çeteci rollerini çıkar, Bayburt’un başarılı tiyatrocu sayısı yarı yarıya azalır. Yine o müsamereden Ermeni çeteci rolünü oynayanları çıkar, değil 94 yıl, 2 yıl bile izlenmez o sokak tiyatrosu… Toplanan ahali, ezilen halkı görünce ağlar, Türk Bayrağı ile saldıran orduyu uzaktan görünce tüyleri ürperir ama en çok Ermeni çeteci rollerini oynayan tiyatrocuların oyununu izlemek için gelir o müsamereye… Ki, müsamerede Türk askeri sahneye çıkınca, Ermeni çeteciler topuklar ve kaçar. Yani, büyük bir çoğunluğu kurtulur baskından!
 
Kurtuluş müsamerelerinde, sokaklara yayılan kahkahalar ve ahalinin en sevdiği anlar, işte bu Ermeni çeteci rolünü oynayan tiyatrocuların çirkin, harika ve abartılı oyunlarıdır. O müsamerelerde Türk askerini oynayıp ünlenmiş bir tek tiyatrocu yoktur!
 
Anlayacağınız, nefret müsameresi falan değildir bu gösteri, sadece tarihi bir olayın kara mizaha yansımasıdır, hepsi bu!
 
Bugün dünyanın her yerinde, tiyatro sahnelerinde şiddet, işgal ve savaş içerikli binlerce oyun sahne alır. Ve insanlar dünyanın parasını vererek gidip bu oyunları izler. Ama kimse, o oyunlardan nefret ve kinle çıkmaz.
 
Özetlersek; Birand’ın ekrandan yaptığı artistlik, olsa olsa hepi topu laf-ı güzaftır!

Şubat 2012