Milattan önce 2000 yılında edilmiş bu Hitit Duası, bir 'Hitit Duvar Yazısı'ndan alınmış. Ben de Yrd. Doç. Dr. Yüksel Güngör'ün "İlk Çağ Anadolu Medeniyetleri" adlı kitabından aldım (Umuttepe Yayınları).
Okuyalım: "Tanrım beni yavaşla, aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir. Zaman sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele. Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver. Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol. Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret, bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalmayı öğret. Her gün bana kaplumbağa ile tavşanın masalını hatırlat. Hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı artırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim. Heybetli meşe ağacının dallarında yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır. Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim. Ve hepsinden önemlisi... Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, ikisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver..."
Dua bu... Dua olması yanında son derece değerli edebî bir metin... Şimdi bizim molla takımı dudak büküp "O Hititler putperest değiller miydi?" diyeceklerdir. Desinler. Tanrı onların ağzına da böylesine içten, imge dolu, riya ve abartıdan uzak yakarılar nasip etsin.
Evet, o ki duasını aldık, azıcık da kitaptan söz edelim. Sayın Güngör, değerli bir araştırmaya imza atmış. Yerimizin yettiğince aktaralım bazı bölümleri.
-Urfa Göbeklitepe'de yapılan kazılar, birçok kabulü yıktı. M.Ö 9600-7300 arasına tarihleniyor bu Göbeklitepe'deki buluntular. Taş devrinden kalma dünyanın ilk tapınakları bunlar. Avcılıktan tarıma geçiş süreci burada geçerli değil. Göbeklitepe'de yaşayanlar, 16 ton ağırlığındaki kayaları kesip biçimlendirmişler, el arabaları ve yük hayvanları olmadan taşımışlar. Bunlar yazıyı, maden kullanmayı ve çanak çömlek kullanmayı bilmiyorlardı, tapınma içgüdüsü ile yaptılar bütün bunları. Ve burada bir 'Tapınak Ekonomisi' geçerli idi...
-Hititler Hammurabi'nin kısas hükümlerini "tazminat"la değiştirerek daha insancıl bir ceza hukukuna önayak oldular. Hititlerin Pankuş Meclisi, İngilizlerin Magna Carta'sından binlerce yıl önce... Hayvanlarla cinsel ilişkiye girenlere ölüm cezası veriyordu Hititler...
-Lidyalıların Anadolu ve Dünya uygarlığına etkileri ve katkıları: İlk sikkenin basımı, zenginlik timsali Karun, Karun Hazineleri ve Kral Yolu...
-Urartularda Tanrı Haldi'ye sunulan kurbanlar... Hangi hayvanlardan ne kadar kesilecek hepsi ayrıntılanmış.
Okuyalım: "Tanrım beni yavaşla, aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir. Zaman sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele. Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver. Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol. Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret, bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalmayı öğret. Her gün bana kaplumbağa ile tavşanın masalını hatırlat. Hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı artırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim. Heybetli meşe ağacının dallarında yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır. Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim. Ve hepsinden önemlisi... Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, ikisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver..."
Dua bu... Dua olması yanında son derece değerli edebî bir metin... Şimdi bizim molla takımı dudak büküp "O Hititler putperest değiller miydi?" diyeceklerdir. Desinler. Tanrı onların ağzına da böylesine içten, imge dolu, riya ve abartıdan uzak yakarılar nasip etsin.
Evet, o ki duasını aldık, azıcık da kitaptan söz edelim. Sayın Güngör, değerli bir araştırmaya imza atmış. Yerimizin yettiğince aktaralım bazı bölümleri.
-Urfa Göbeklitepe'de yapılan kazılar, birçok kabulü yıktı. M.Ö 9600-7300 arasına tarihleniyor bu Göbeklitepe'deki buluntular. Taş devrinden kalma dünyanın ilk tapınakları bunlar. Avcılıktan tarıma geçiş süreci burada geçerli değil. Göbeklitepe'de yaşayanlar, 16 ton ağırlığındaki kayaları kesip biçimlendirmişler, el arabaları ve yük hayvanları olmadan taşımışlar. Bunlar yazıyı, maden kullanmayı ve çanak çömlek kullanmayı bilmiyorlardı, tapınma içgüdüsü ile yaptılar bütün bunları. Ve burada bir 'Tapınak Ekonomisi' geçerli idi...
-Hititler Hammurabi'nin kısas hükümlerini "tazminat"la değiştirerek daha insancıl bir ceza hukukuna önayak oldular. Hititlerin Pankuş Meclisi, İngilizlerin Magna Carta'sından binlerce yıl önce... Hayvanlarla cinsel ilişkiye girenlere ölüm cezası veriyordu Hititler...
-Lidyalıların Anadolu ve Dünya uygarlığına etkileri ve katkıları: İlk sikkenin basımı, zenginlik timsali Karun, Karun Hazineleri ve Kral Yolu...
-Urartularda Tanrı Haldi'ye sunulan kurbanlar... Hangi hayvanlardan ne kadar kesilecek hepsi ayrıntılanmış.
Evet... Anadolu'yu ve kadim uygarlıklarını iyi tanımak, neyin üstünde oturduğumuzu bilmek gerek. Atatürk kimi çevrelerce eleştirilen bu yöndeki çalışmalarıyla işte bunu yapmak istiyordu...