Benim oyumca
“Oy” kelimesi bugün de Türkistan Türkçelerinde “fikir” anlamında kullanılır. “Benim oyumca” derlerse, bu söz benim fikrim demektir. Türkiye’de eskiden “Rey” denilirdi. Şimdi ise seçimlerde sandığa atılan düşünceye “oy” deniliyor. Benim oyumca, önümüzdeki seçimde sandığa “oy pusulasındaki MHP bölümünün altına EVET damgasını vurmak” gerekiyor.
Neden mi?
Çünkü, işleri Twitter kapatmak noktasına kadar getiren RTE’nin hem kendi başına hem de ülkenin başına bela getireceğinden endişe ediyorum. Ele geçirdiği iktidarı diktatörlük kurmak için kullananların akıbetini biliyorum. Ve doğrusu bunu RTE için dilemiyorum. Ona acıdığımdan değil, çünkü yaptıklarına bakınca kendisiyle ilgili bütün acıma duygularını ortadan kaldırdığını görüyorum. Dolayısıyla önümüzdeki seçimlerden başlayarak arkasından gelen iki seçimle RTE iktidardan uzaklaştırılmalı, dinlendirilmeli ve arındırılmalıdır, diye düşünüyorum.
“Dinlendirmeyi anladıkta, bu arındırma ne oluyor diye sorar mısınız?”
“Arındırma” dediğim, hakkında ileri sürülen suçlamaların hesabını yargı önünde vermesi anlamındadır. Yüce Divan konusu ise Yüce Divanda, değilse yargının diğer bölümlerinde suçlamalar ortaya dökülür; ispat edilirse hüküm giyer; gider hapishanede cezasını çeker. Böylece arınır ve hesabı ahiret’e kalmayabilir. Oradaki cezaların daha korkutucu olduğunu sanıyorum. Yargılama sonunda aklanırsa, yine hiç olmazsa kamu vicdanı açısından arınmış olur. Gerçek durum ne ise ona göre öteki tarafta da karşılığını görür.
Elbette eğer, iddia edilenler gerçekse, ortakları, bakanları, oğlu ve kızı da kendisini bu arınma işlemi sırasında yalnız bırakmazlar.
Bu durum aslında RTE’nin ve cemaatinin kurtuluşu demektir. Asla Saddam’ın, Kaddafi’nin ve benzerlerinin başına gelenlerin onun da başına gelmesini istemem.
İşte en başında bu sebepten, bu seçimde oylar MHP’ye atılmalı diyorum. Herhangi bir sebeple MHP’ye oy vermeyecek olanlar CHP’ye atmalı… Böylece MHP-CHP iktidarı gerçekleşmeli… Türkiye tekrar kendi doğru çizgisine ve gerçek demokrasi yolundaki yürüyüşüne dönmeli.
MHP’nin önümüzdeki seçimlerde oylarını hızlı bir şekilde yükselterek CHP’nin önüne geçmesi ihtimali çok yüksektir. Hatta AKP’den kopacak kitlelerin MHP’ye yönelmesi ile birinci parti olması ve tek başına iktidara gelmesi bile mümkündür. Sayın Bahçelinin RTE’ye yönelik eleştirilerindeki her şeyi söyleyen ama yumuşak söylemi seçen tutumunun da bu gerçeği görmesi olduğunu düşünüyorum.
Yani, MHP Genel Başkanı ile CHP Genel Başkanının birinin Cumhurbaşkanı diğerinin de Başbakan olmalarının yolu açılmıştır. Ve yakın bir ihtimal olarak görülmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde sözgelimi Sayın Bahçelinin aday gösterilmesi halinde CHP’lilerin ve dürüstlük konusunda RTE’den rahatsızlık duyan AKP’lilerin de desteğiyle, halk tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanı olması mümkündür. Cumhuriyet değerlerine bağlılığı, Devlet adamlığı ciddiyeti ve dürüstlüğüyle doğrusu bu makama yakışacağını ve ülkenin içine sokulduğu karmaşadan kurtarılmasında önemli görevler görebileceğini düşünüyorum.
Bu sözlerimi okuyanlar “ama…” diye başlayan itirazlarda bulunabilirler. Şahsımla ilgili bir takım durumlardan söz edebilirler. Benim herhangi bir konuda Sayın Bahçeliden incinmiş olmam, bu görüşlerimi söylememe engel değildir. Türk Milliyetçisiyim diyen insanlar, Millet Bekası konusunda özel duygularını da aşabilmiş olmalıdır.
“Türk Milliyetçiliği, ayaklarımın altında” diyen, Türk Milletini etnik parçalara ayırıp “Türk’ü” bu etnik parçalardan biri olarak ilan eden, ülkemizin dış siyasetini arap saçına çeviren, ithal ekonomisiyle tarım ve sanayimizi çökerten, milletin maddi değerlerini yabancılara peşkeş çeken, manevi değerleri yıpratan, rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarını bastırmak için Yargıyı ve Güvenlik Güçlerini darmadağınık eden, ülkemizin itibarını yerlere seren bir iktidara haddini bildirmenin yolu MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİNE OY VERMEKTİR. Ana doğru budur. Ayrıntılara takılıp kalınacak günlerde değiliz.