Kültür Sanat

Bayburt'un işleyen tek su değirmeni Kıratlı'da

Abone Ol
Bayburt Postası - Bayburt’un değirmen olarak tek tescilli yapısı olan ve 5 kuşaktır aynı aile bireyleri tarafından işletilen değirmen, tarihinin en az mesaisini bu yıl gördü.

Değirmenin işletmecisi Şinasi Turgut (54), bu yıl pandemi dolayısıyla talebin azaldığını, kendilerinin de sağlık gibi insan hayatını en çok ilgilendiren bir durum söz konusu olunca iş almak istemediklerini söyledi. Sadece kendi ürünlerini ve köyden talepte bulunanların ürünlerini öğüttüklerini söyleyen Turgut, dedelerinden aldığı mirası çocuklarına devretmek için değirmeni yaşattığını belirtiyor. Turgut, “Bu tarih, bu kültür yok olmasın. Bu işi para için de yapmıyoruz. Yaptığımız işten yüzde beş hisse alıyoruz” dedi. 



Pandemiden dolayı bazı projeleri hayata geçiremediğini söyleyen Turgut, “İstanbul’dan bağlantılarımız vardı. Profesör hocalarımız bizi aradı. Ve bu yıl bizim doğal ürünlerimiz için bir pazar ortaya çıkmıştı. Biliyorsunuz son yıllar artan hastalıklar sonrası dünya artık organik ürünlere yöneldi. Bizim kendi ata tohumlarımızla ürettiğimiz buğdayımız, arpamız da piyasaya girecekti. Belki de değirmen eski günlerindeki gibi çok faal çalışacaktı, fakat bu yıl olmadı. Umudumuz seneye kaldı” diye konuştu.

Buğdayını öğütmek için değirmene gelen köy sakinlerinden Nazire Çiçek’in çocukluğu değirmen çevresinde geçmiş. Değirmenin çevresindeki yaşanmışlıkları iyi biliyor. Çiçek, kısaca o yaşanmışlıklardan bahsetti:

“Çocukluk dönemlerimde çok yoğun bir şekilde çalışıyordu. Bu vadinin tamamına hizmet veriyordu. Hasat zamanı başlar, 3 ay boyunca gece gündüz çalışırdı. Yani öyle bir şey ki burada insanlar sıra beklerdi, sıra alırdı. Sürekli burası canlıydı, buranın önü arpa buğdayla taşardı. Piknikler yapılırdı, zaten bu piknik değirmenin de bir geleneği idi. Buğdayını öğütmeye gelen kişi burada yemeğini yer, öyle giderdi.”



Bir proje ile ayağa kaldırılamaz mı?

Yeryüzünün en eşitlikçi madeni doğal taştan yapılan yapının içerisinde değirmen kısmının yanında iki ayrı oda bulunuyor. Biri kiler veya ambar olarak biliniyor. Biri de değirmende çalışanlar için yapılan oda. Ambarda değirmencinin her öğüttüğü üründen aldığı yüzde 5 hakkı biriktiriliyor. Diğer oda ise, değirmenin gece gündüz çalıştığının en yakın şahidi. Gece vardiyasında iş bırakan personelin dinlendiği oda.

Kazaroğlu Değirmeni, Turgut ailesi tarafından mevcut hali ile muhafaza edilmeye çalışılıyor. Fakat bu taş yapının her tarafından asırlık bir yorgunluk süzülüyor. Yapı en son yarım yamalak 1963 yılında onarım görmüş. Bunu değirmenin yarım asırlık kitabesinden anlayabiliyoruz. Tam burada akıllara, ‘bu tarihi yapı bir proje ile ayağa kaldırılamaz mı’, sorusu geliyor. Kültür Bakanlığı’nın bu tür projelere kaynak ayırdığı aşikar. Turgut Ailesi de buna dünden razı. Geriye proje kısmı kalıyor ki, Şinasi Turgut sadece kendilerine teknik konuda yardımcı olacak insanları arıyor.



Haber: Murat Okutmuş