Enflasyon, sadece ekonomik istikrarı değil, aynı zamanda toplumun sosyal yapısını da derinden etkileyen bir olgudur. Özellikle Bayburt gibi küçük ve kırsal bölgelerde bu etkinin boyutları daha yıkıcıdır. Enflasyonun, toplumun en savunmasız kesimlerine "en haksız vergi" olarak yansıması, ekonomik dengesizliklerin artmasına ve göç gibi kaçınılmaz sonuçlara yol açmaktadır.
Bayburt, TÜİK’in raporlarına göre, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) büyüme hızının ekside olduğu iller arasında yer alıyor. Bu durum, ilin ekonomik olarak gerilediğini ve halkın yaşam standartlarının düştüğünü göstermektedir. Enflasyon, tarım ve hayvancılık gibi geleneksel sektörlere dayanan Bayburt ekonomisinde maliyetlerin hızla artmasına neden olurken, üretim kârlarının azalmasına ve nihayetinde işletmelerin sürdürülebilirliğini kaybetmesine yol açıyor.
Özellikle kırsal kesimdeki üreticiler, yüksek gübre, yem ve enerji maliyetleriyle baş edemez hale gelmiştir. Artan maliyetler, üreticilerin rekabet gücünü zayıflatmış ve birçoğunu iş bırakmaya zorlamıştır. Bu durum, işsizliği artırırken, gençlerin ve çalışabilir nüfusun büyük şehirlere göç etmesine neden olmaktadır. Bayburt’un demografik yapısı bu göç nedeniyle hızla değişmiş; genç nüfusun azalmasıyla birlikte, ekonomik ve sosyal hayat üzerinde ciddi bir baskı oluşmuştur.
Enflasyon ve Göçün Yıkıcı Döngüsü
* Göç, Bayburt gibi şehirlerde yalnızca nüfus kaybına değil, aynı zamanda sosyal bağların zayıflamasına ve dayanışmanın azalmasına da yol açmaktadır:
* Genç nüfusun azalması, iş gücü eksikliğini daha da belirgin hale getirmekte ve ekonomik faaliyetleri zayıflatmaktadır.
* Kalan nüfusun yaşlanması, sosyal hizmetlere olan ihtiyacı artırmakta, aynı zamanda kırsal ekonominin çöküşünü hızlandırmaktadır.
* Boşalan köyler ve terk edilen tarım alanları, Bayburt’un üretim kapasitesini sınırlamaktadır.
Enflasyonun azaltılması ve ekonomik yapının güçlendirilmesi için, aşağıdaki adımların atılması elzemdir:
1- Kamu Borçlanma Gereksiniminin Azaltılması: Kamu borçlanma oranı % 4,5 seviyelerine çekilmeli, ardından % 2,5’e düşürülerek bu seviyede sabitlenmelidir. Denk bütçe ilkesi esas alınmalı, gelir ve gider dengesi sağlanmalıdır.
2- Küçük Yatırımlara Yönelim: Ekonomik kaynaklar verimsiz büyük projelere değil, kısa vadede kârlılık getirebilecek küçük yatırımlara yönlendirilmelidir.
3- Rekabetçi Sanayiye Destek: Dünya pazarlarına açılma potansiyeline sahip firmalar teşvik edilmeli, yerel markaların geliştirilmesi için özel programlar uygulanmalıdır.
4- Gençlere Yönelik Politikalar: Eğitim, iş olanakları ve yaşam standartlarının iyileştirilmesiyle gençlerin şehirde kalması sağlanmalıdır.
Sonuç:
Bayburt’un karşı karşıya olduğu enflasyon ve göç sorunu, yalnızca yerel bir mesele değil, aynı zamanda ulusal ekonomi ve sosyal istikrar için de bir uyarı niteliğindedir. Bu sorunların çözümü, hem yerel yönetimlerin hem de merkezi hükümetin koordineli politikalarıyla mümkündür. Enflasyonun dizginlenmesi ve kırsal kalkınmanın teşvik edilmesiyle, Bayburt’un tarihî ve kültürel mirası ekonomik avantaja dönüştürülebilir. Halkın haklı şikayetlerini dinlemek ve çözüm üretmek, Bayburt’u göç veren değil, göç alan bir şehir haline getirmek için bir gerekliliktir.