Bayburt’tan kopmamak…

Bayburt'ta yaşamanın verdiği en büyük hüzün, bu yerlerden göç etmiş olan "Baba Dostu" insanlardan ayrı kalmak olduğu kadar, göçlerle birlikte göç ettirilmiş olan bir çok değerlerin de unutulmuş olmasıdır. Tarihi özelliği haiz bu değerler insan faktöründe olduğu gibi, madde faktöründe olduğu gibi, manevî yönden de aynı büyüklükte kayıplara yol açmıştır.

Abone Ol

Bayburt'ta yaşamanın verdiği en büyük hüzün, bu yerlerden göç etmiş olan "Baba Dostu" insanlardan ayrı kalmak olduğu kadar, göçlerle birlikte göç ettirilmiş olan bir çok değerlerin de unutulmuş olmasıdır. Tarihi özelliği haiz bu değerler insan faktöründe olduğu gibi, madde faktöründe olduğu gibi, manevî yönden de aynı büyüklükte kayıplara yol açmıştır.

Seferberlik dönemlerinden yadigâr kalan belleklerdeki hatıralar ve dedelerimizin kullandıkları ve ninelerin gözü kadar değer verip muhafaza ettikleri emsalsiz giysiler, pusatlar da maalesef göç ettirilmiş ve akıbetleri meçhul kılınarak kaybolup gitmişlerdir.

Bayburt tarihinde özel ve ayrı bir yeri olan 21 Şubat günlerinde, çoğunluğu gurbetçi olan Bayburtlular tarafından gurbet mekânlarında sürdürülen etkinlikler, Bayburtluların Bayburt'tan kopamama sevdasının bir göstergesi olsa da, bu etkinliklerin, tıpkı Dede Korkut Kültür-Sanat Şöleni'nin ilk organize edildiği yıllarda olduğu gibi Bayburt'ta bir randevu günü şeklinde kutlanması en büyük arzumuzdur. Buna gerekçe olarak da, 21 Şubat gibi tarihi bir günün yıllar yılı temsili olarak canlandırılmasında, 21 Şubat gecelerinde sahnelenen eserlerin organizasyonunda çok daha tecrübeli insanların bir araya gelebilmelerinin, o eski ve muhteşem kutlama coşkusunu yeniden gündeme getirebilir düşüncesini gösterebiliriz. Bu bir özlemdir; tabiri caizse, sesli düşünmenin bir tezahürüdür.

Zamanın Kültür Bakanlığı tarafından, yine zamanın ileri teknolojisi olan kamera ile filme alınan ve sinemalarda gösterime sunulan 21 Şubat Kurtuluş programı, Bayburtlunun da bir üstün başarı öyküsüdür sadece.. Atalarının kahramanlık destanlarının sergilendiği, Ermeni mezaliminin lânetlendiği, aziz şehitlerin rahmetle anılıp, gazilerimize minnet ve şükranların sunulduğu günlerin hatırasına saygının en güzel göstergesidir...

İşte böylesi güzel günlerin, göçler nedeni ile Bayburt'tan göç ettirilmiş olmasının çarpıcı bir örneğini, geçtiğimiz günlerde Bayburt'a konuk olan bir televizyon programcısının çekimlerinde de en son olarak izlemiş olduk. Kop Şehitleri Anıtı ile Karataş Tepe'den başlayan Bayburt sınırları dahilinde, İmaret Tepe'de Şair Zihni'nin "Vardım ki yurdumdan ayağ göçürmüş" mısrasını terennüm ederek başlaması gereken programın, "Deli Kız" saçmalığı ile sergilenmiş olması bu eksikliğin sadece bir parçasıdır. Masat Deresi boylarının tarih kokan havasını teneffüs etmeden, Duduzar Tepesi'nden Bayburt Kalesi'ne kuş bakışı bakmadan, tam karşıda Şehit Osman Tepesi'ne doğru en sıcak rahmet duyguları için avuçlarını gökyüzüne açmadan yapılan bu televizyon çekimleri, Bayburt'u tanımayanlara tanıtılmak amacını taşımamıştır.

Düşman işgalinden kurtuluşun 91. yıldönümü tüm hemşerilerimize kutlu olsun.