Bayburt'tan İsviçre'nin sebze krallığına

Hammaddeden yoksun olmasına rağmen dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan İsviçre ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yıllık 1.3 milyar dolar civarında. Türkiye'nin İsviçre'ye sattığı malların üçüncü önemli bir kalemini meyve ve sebze oluşturuyor. İki ülke arasındaki bu sebze ve meyve ticaretinin büyük bir bölümü de Bayburtlu bir Türkün elinden geçiyor.

Abone Ol

Hammaddeden yoksun olmasına rağmen dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan İsviçre ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yıllık 1.3 milyar dolar civarında. Türkiye'nin İsviçre'ye sattığı malların üçüncü önemli bir kalemini meyve ve sebze oluşturuyor. İki ülke arasındaki bu sebze ve meyve ticaretinin büyük bir bölümü de Bayburtlu bir Türkün elinden geçiyor.

İsviçre'nin Zürih kentindeki Agrusan'ın sahibi Bayburtlu Şemseddin Okumuş, Türkiye'den haftada 1200 tondan fazla sebze ve meyve getiriyor. Bayburt'un bir köyünden çıkıp "İsviçre'nin sebze ve meyve kralı Türk" olan Şemseddin Okumuş ile sohbet ettim.
 
Bayburt'un Akşar Köyü'nde doğan Şemseddin Okumuş, köydeki ilkokulundan sonra İstanbul'a gönderilir. Ortaokula gider. Daha sonra klima ve ısı tesisatçılığını öğrenir. Ama aklı fikri Avrupa'ya gidip mesleğini ilerletmek, yeni bilgiler öğrenip Türkiye'de uygulamaktır. 1973'te İsviçre'deki eniştesinin yanına turist olarak gitmeyi başarır. Klima tesisatı şirketinde çalışmaya başlar. Bir türlü ülkeye alışamaz ve bir yıl kalıp Türkiye'ye döner ama aklı fikri yine İsviçre'dedir. 1977'de tekrar Basel'e döner. Bu kez bir huzurevinde altı yıl mutfakta çalışır. Aşçı olmadığı günler yemekleri yapar. İsviçreli yaşlılar onun yaptığı Türk yemeklerini çok sever. Ama o kendi işini kurmaya karar verir ve kentte bir market satın alır. O günleri şöyle anlatıyor: "Bir yıl sonra baktım ki helal kesim ete ihtiyaç var. Kesimhane açtım. Bayıltmadan kesmeye İsviçre'de izin yok ama Fransa'da var. Fransa'da Besancon kentinde bir mezbaha ile anlaştım. Her hafta 15-20 tosunu kamyona yükleyip oraya götüp helal kesim yapıyor, temizlenmiş eti geri getirip Basel'de satıyordum."
 
Basel-Besancon işi giderek meşakkatli olunca kesimhaneyi satan Şemseddin Okumuş, sebze ve meyve ticareti işine girer. Firmanın adını da Agrusan koyar. Agru topraktan çıkan demek yani ziraatı ifade ediyor. İsviçre'nin Zürih kentinde olan Agrusan iki haneli milyonlarla ifade edilebilen bir yıllık ciro yapıyor. 1400 metrekare kapalı alana sahip deposu olan şirkette 18 kişi çalışıyor. Türkiye'de Antalya'da da bir firması olan Agrusan Import AG sivri, çarliston, dolma biber ağırlıklı olmak üzere her türlü sebze ve meyveyi tüm Avrupa'ya dağıtıyor. İsviçre'de 180 büyük markete düzenli mal sevk ediyor. Almanya, Fransa, Hollanda, İsveç ve Danimarka'da toptancılara veriyor.
 
"Türkiye'de tarlada toplanan sebze veya dalından koparılan meyve beşinci gün Avrupa'da markettedir" diyen Okumuş, "Napolyon cinsi kiraz, üzüm, incir ve fındıkta Türkiye ile kimse rekabet edemez. Aslında biz dünyanın sebze ve meyve deposu olabiliriz ama Avrupa'ya nakliye masrafı rekabet gücümüzü zayıflatıyor. İspanya, İtalya, Yunanistan gibi ülkeler mesafe avantajını iyi kullanıyorlar" diye konuşuyor.
 
Yılda bir milyon ton karpuz, 400 ton kavun, haftada 1200 ton karışık biber, yüzlerce ton domates, patlıcan gibi diğer sebze ve meyveleri getirip toptan satan Şemseddin Okumuş'a göre üçüncü kuşaktan itibaren Avrupalı Türklerin damak tadı değişmiş. Okumuş, "Zeytin ve Türkiye'den getirdiğimiz birçok sebze ve meyveyi yemiyorlar. Egzotik meyveler ile brokoli gibi sebzelere eğilim artıyor" diyor. Ancak bu durum şimdilik satışlara yansımıyormuş.

Referans / 2010