Çarşamba sabahıydı...
Güzel ve bahardan kalma bir İstanbul sabahı...
Güne Bayburt özlemiyle uyandık!
EMİTT Fuarı’nda “kim bilir ne sürprizler bizleri bekliyor” düşüncesiyle, sabah erkenden yola düşüp, İstanbul’u bir uçtan diğer uca geçerek TÜYAP’a ulaştık.
Heyecanlıyız doğrusu...
***
Hızlandırılmış ve büyüleyici bir Türkiye turu olmalı bu! Hızlıca yanlarından geçiyoruz ama etkilenmemek elde değil. Mesela bize çok yakın bir örnek, komşumuz Erzurum. Mesajı net, algı operasyonu ve duruşu güçlü...
Aklınızda Bayburt olunca gözünüz hiçbir şeyi görmüyor. Öyle ya, bir an önce Bayburt standına gitmeliyiz!
İstasyon istasyon Anadolu'yu aşıp, Bayburt standının bulunduğu 12. Hole varıyoruz.
Dönüyoruz dolaşıyoruz, dönüyoruz dolaşıyoruz ama yok!
Muş’a ikinci selamı veriyoruz, Trabzon’da mola verip bir çay daha içiyoruz ama Bayburt yok! Kendimden ve gözlerimden şüphe etmeye başlamıştım ki, sonunda bir ipucu buldum: Bir Bayburtlu...
Kolumdan tuttuğu gibi "bir adım" içeri çekti beni. Artık Bayburt standının içindeydim!
-Önünden bir kaç kez geçmişim, hatta önünde durup etrafta aranıp durmuşum ama farkında değilim, farketmemişim!-
***
Mübalağa etmiyorum, benim eksiğim ve dikkatsizliğim de olabilir ama Kağıthane’den Beylikdüzü’ne 1 saatte varmış, fuarın içinde Bayburt standını bulmam yine 1 saat sürmüştü...
Çünkü EMİTT Fuarı'nda Bayburt standı yoktu!
Nasıl yoktu?
Önce özet, sonra detay:
Tasarımından görüntüsüne, mesajından havasına; fuarda "kent izlenimi" vermeyen tek stant bizim standımızdı maalesef. Bu konuda samimi olmuş, "neysek oyuz" demiştik!
Geldiği kentin ismi yazılı olmayan tek stant yine bizimkiydi! Bayburt adı yoktu. Bayburt'un kendisi yoktu. Bayburt'un ruhu yoktu. Bayburt'un fotoğrafı yoktu. Bayburt'un mesajı yoktu! -Hızlıca gelip geçenler için belki de ve iyi ki adı yoktu.-
Standın en belirgin ve görünen yerine seçilmiş Bayburt fotoğrafı, işte o fotoğraf "özetti" aslında! "Bayburt bu" diyorduk ve gerçekten de "saçma" bir samimiyette zirve yapıyorduk!
Geldiğimiz noktada bir "kente" ve "ruh"a sahip olmayabiliriz ama sadece fuar için bile olsa, "yalandan" bir mesaj çalışılamaz mıydı? Bir mahalle odası oluştursak, mevcuttan bin kat daha iyi etki yapmaz mıydı? Bu kadar "doğruluğa" pes doğrusu!
Bayburt yazmıyordu da, peki ne yazıyordu diye merak edenlere söyleyeyim: Küçük bir tabelada, minik harflerle Bayburt Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü yazıyordu. Altında da Bayburt Valiliği, Bayburt Belediyesi, Bayburt Üniversitesi ve Bayburt Ticaret Odası'nın logoları küçük küçük sıralanmıştı...
Allah'ım sen aklıma mukayyet ol!
Konseptin mimarlarına:
Bu standın Baksı Müzesi konsepti olduğuna kimse beni inandıramadı, inandıramaz...
Fuara katılan hiç kimse, "bu stant 2014 Avrupa Müze Ödülü alan Baksı Müzesi değil mi?" diye sormamıştır kendine! O nedenle, biz bu yıl EMİTT'te Baksı Müzesi'nin popülerliğini harika bir şekilde kullandık diyemeyiz, dememeliyiz...
Baksı köşesi yoktu, Baksı Müzesi fotoğrafı yoktu, Baksı Müzesi yayınları yoktu, Baksı Müzesi'ne dair hiç bir şey yoktu...
Mümkün olur muydu bilmiyorum ama müzede sergilenen ünlü "Miro" heykeli yoktu! Olmadı, müzede duran Baksı Müzesi'nin "ilk" maketi getirilebilirdi mesela... İnanın, o küçük maket bile farklı bir hava yaratabilirdi fuarda ama yok!
Allah'tan Prof. Dr. Hüsamettin Koçan'ın kendisi vardı.
Allah'tan Prof. Dr. Hüsamettin Koçan'ın kendisi vardı.
Bayburt Valiliği'ne...
Sayın Valim, özellikle sizin yorumunuzu çok merak ediyorum. Fuarda valimiz olarak bir çok meslektaşınızı ve misafiri ağırladınız. İstanbul Valisi Vasip Şahin, Tunceli Valisi Osman Kaymak, Osmaniye Valisi Kerem Al ve ismini burada sayamadığım, Bayburt'u çok iyi bilen değerli isimler...
Bu stant, şu ana kadar gördüğünüz, yaşadığınız, bildiğiniz Bayburt'a mı aitti? Siz memnun kaldınız mı?
Bir Bayburtlu valinin yönettiği kentte, "o" fuarın yıldızı Bayburt olması gerekmez miydi?
Bayburt Üniversitesi'ne...
Sayın Rektörüm; Bayburt Üniversitesi bizim kültür ve turizm değerimiz midir? Doğrusu bu fuarda ve standın önemli bir bölümünde Bayburt Üniversitesi'nin olması garip değil mi? Olmasın demiyorum, sadece soruyorum! Yani, dünyanın 5. büyük turizm fuarında, "kadim kentin" en önemli turizm değeri Bayburt Üniversitesi ve üniversitenin tanıtım materyalleri midir? Buna ihtiyacınız var mı?
Sayın Rektörüm; onlarca farklı, alakasız, kalabalık, hangisini alacağınızı ve alınca ne yapacağınızı bilemeyeceğiniz basılı materyallerin, bu stantta olmaması ve olacaksa da koli bantları ile sütunlara yapıştırılması mı gerekirdi?
Ama şahsen BAKÜTAM'ın bu fuarda ve Bayburt standında kesinlikle olmasını isterim. Son zamanlarda çıkardığınız çok değerli eserler var: Mesela 'Bayburtlu Zihni Divanı', mesela 'Ekmelüddin Bâbertî'yi Keşif Yolunda', mesela ‘Yusuf ile Zelihâ’...
İnanın ne takviminiz, ne broşürünüz, ne de çantanız birer turizm değeri! Ama sadece bu üç eser ile stantta olsaydınız ve de koli bantlarıyla sütunlardan uzak durup, bu eserlere yakışan bir köşe ve sunum oluştursaydınız, belki de standın "en nefes alan ve doğru konumlandırılmış" köşesi olacaktınız...
Bayburt Belediyesi'ne...
Sayın Başkanım, inanın günlerdir düşünüyorum ama işin içinden çıkamıyorum. Ya Bayburt Belediyesi yok, ya siz yoksunuz, ya da benim anlayamadığım başka şeyler oluyor! Size, sizin başında bulunduğunuz kuruma, sizin yönettiğiniz kente ve sizin gelecek adına verdiğiniz müjdelere aitse bu duruş, yapacak bir şey yok, kurduğum her olumsuz cümle için özür diliyorum. Şahsıma söyleyeceğim başka bir şey düşmüyor!
Gurbette yaşayan Bayburtlu'lara...
Herşeye rağmen, her yerde Bayburt'u sarmaladığınız için, yalnız bırakmadığınız için, adı ve ruhu olmasa dahi her haliyle kabul ettiğiniz için, yüce gönlünüz için ne kadar teşekkür edilse azdır diye düşünüyorum.
Bayburtlu kadınlara...
Bayburt standında yine tek yıldız sizlerdiniz. Mutfağınız, ehramınız, anneliğiniz, ablalığınız, gülümsemeniz, sıcaklığınız ve fuarın tek yıldızı olmanıza rağmen mütevaziliğiniz... Hepinizin ayrı ayrı ellerinden öpüyorum.
Bayburt İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne...
Sayın Müdürüm, sözün bittiği yerdeyiz! Size de ilettiğim gibi, belki de tek suçlusu siz olmadığınız halde yineliyorum: Bu bir sabotajdır! Memleketime sabotaj, doğup büyüdüğüm topraklara sabotaj, düşününce kendimi iyi hissettiğim bütün kutsal değerlere ağır bir sabotaj!