Kurumların devamlılığı ve kimliklerinin korunması ve dolayısıyla mensupları açısından gurur kaynağı özelliği taşıyabilmeleri, öncelikle onların kuruluş adlarının muhafazasıyla mümkün olabilmektedir. Bir okulun, paydaşları olan öğrencisine, öğretmenine ve mezunlarına danışılmadan adının değiştirilmesi, paydaşlardaki aidiyet duygusunu zayıflatır. Paydaşlar arasındaki iletişimi olumsuz etkiler. Böylece toplumdaki insan-insana, insan-kurum ve kurumlar arası güven ilişkileri olarak bilinen sosyal sermaye, birlikte iş yapabilme yetenekleri olumsuz etkilenir. Toplumsal kalkınma arzu edildiği gibi gerçekleştirilemez. Çünkü okul adları, biz Bayburt Lisesi mezunlarında olduğu gibi, aidiyet duygumuzun gelişmesinde belirleyici bir unsurdur. Okul adı, mezunlar arasındaki birlikteliği, dayanışmayı sağlar ve korur. Mezunların okullarını düşünmelerinde, okullarına katkı sağlamalarında etkili olur. Dolayısıyla okulun bulunduğu yerleşim yerinin/kentin hatırlanması, kalkınması olumlu etkilenir.
Okullarının adı değiştirilmiş Bayburt Lisesi öğrencileri olarak bizler, ilkbaharda Şehit Nusret Bahçesinden Çoruh’a atlar, yüzerek karşıya geçme yarışı yapar, iddialar kazanırdık. Bu ve benzer çılgınlıklarımız bizlere iddialı olma ve coşkulu yaşama heyecanı verirdi. Ancak şimdi okulumuzun adının kaldırıldığı hatırlatıldığında, birbirimize Bayburt Lisesi’ndeyken diye anlatmaya başladığımız anılarımız yarım kalmakta ve içimizi büyük bir hüzün kaplamakta.
İlk gençlik yıllarımızı Bayburt Lisesi’nde yaşadık; mutlu, heyecanlı ve hayat doluyduk. Sahip olduğumuz, yaşadığımız birçok şeyi kendi aramızda paylaşırdık. Birbirimizin dert ortaklarıydık. Birbirimize güven duyuyorduk. Dayanışmalı hareket ederdik. Doğru bildiğimiz yoldan şaşmazdık; kışın sınıf sobası yeterli yakılmadığında, okul yönetimini protesto etmiş ve derse girmemiştik. Okul yönetimi bize ceza vermişti ama okula devam etmemizi engelleyememişti. Bilgili ve yürekliydik; bir geometri sınavında tahtaya yazılı sınav sorularından, hem de diğer grubun bir sorusunun noksan olduğunu ders hocasına hatırlatabilirdik. Bu davranışımızı takdirle karşılayan değerli hocalarımız da vardı. İşte, o heyecanlı günlerimizi Bayburt Lisesi ismi ile anılan okulumuzda yaşadık.
Birçoğumuz Bayburt Lisesi binasında ve ortaokul döneminde pinpon oynamayı öğrendik. Büyüklerimizden sıra gelmediği zamanlarda, Cuma günleri zemin kat WC pencere kilitlerinin açık kalmasını sağlar, hafta sonu pencereden girer, pinpon oynardık. Lise dönemimizde Ulu Cami’nin çapraz karşısındaki Asım-Asaf Durulmuş ağabeylerin salonu açıldıktan sonra, masa tenisi sporunu iyice geliştirme imkânına kavuşmuş olduk. Rahmetli Ertan Köprücü en iyi pinpon oynayan arkadaşımızdı; boy avantajını iyi değerlendirmişti. Endüstri Meslek Lisesi öğrencileriyle aramızda pinpon müsabakası yapar, Bayburt Lisesi olarak bizim daha başarılı olduğumuzu ifade etmek, yanıltıcı olmayacağı kanaatindeyiz.
Bizler, zamanı değerlendirmesini bilir, serbest çalışma derslerinde öğretmen gelmediği zamanlarda, Galer Hamamı’nı şenlendirir, sıhhat bulur, ak pak olurduk. Bu arada Hamamda görevli rahmetli Faruk abinin anlattığı hikâyeler de tarafımızdan saygıyla dinlenirdi. Ayrıca Faruk abi, “uşaklar ben Bayburt Lisesi’nin öğrencilerini seviyorum, arayı açmayın, tez tez gelin” derdi. O gün, o dersin yoklaması sınıf başkanımız tarafından Galer Hamamı’nda alınırdı. Bizim dönemimizde sadece “A” sınıfında 8-10 kız arkadaşımız vardı. Dolayısıyla hamama gitme kararını çok kolay bir şekilde verebilirdik.
Bayburt Lisesi yıllarımızda teneffüslerde sık sık “kafamızı gökyüzüne çevirirdik” ve hayaller kurardık. Kuzeyde Bayburt Kalesi, güneyde Aslan Dağı, doğuda Duduzar’ın Beyböyrek ve Abdulvahhap Tepesi ve batıda ise Şehit Osman Tepesi; bizleri tarihi ve coğrafi açıdan kucaklayan, koruyan ve onları öğrendikçe bizlere kimlik kazandıran değerlerimizdi/dir. Oralarda türkü söyledik, sesimizin gürlük derecesini ölçtük; masallar anlattık/dinledik hayal kurduk; kayak kaydık bugünün şampiyonlarına birikim sağladık; bizden sonra yetişen evlatlarımız uluslararası yarışmalara katılma becerisini gösterdiler. Bizim o zaman başaramadığımız Aslan Dağının ağaçlandırılmasını, uzun yıllar sonra başaran, Bayburt’ta birçok anlamlı şeye damgasını vurmuş olan valimiz Sayın Ali Haydar Öner’i bu münasebetle şimdiki bizler hayırla yâd ediyoruz. O dönemde çevre bilincine sahip olmayan biz Bayburt Lisesi mezunları, bugün Bayburt Lisesi Ormanı oluşturmak üzere, Bayburt Belediyesi’nden ağaçlandırma alanı talep edeceğiz ve o zamanki ihmalkârlığımızı telafi etmeye çalışacağız.
Artık Bayburt Lisesi mezunları olarak bir araya geliyoruz. Birlikte anlamlı şeyler yapabileceğimize inanıyoruz. Gecikmiş önemli bir hareketi büyük bir heyecanla başlatmış bulunuyoruz. Yerel halk ve mezunlar tarafından fiilen kullanılan Bayburt Lisesi isminin yeniden resmen geri verileceğine inanıyoruz. İlk mezunlar olarak, tüm mezunlarımızın kurumsal yapılanmalarında önderlik ettik. Bayburt Lisesi Mezunları Platformu oluşturduk. Bunun için gerekli yönergeyi/usul ve esasları, çalışma ilkelerimizi hazırladık. Her yıl Eylül ayının ilk Cumartesi günü “Bayburt Lisesi Mezunları Lor Dolması Günü” olarak kutlanması tartışıldı, kabul edildi, yazılı ve sosyal medya vasıtasıyla duyuruldu (2017 yılında 3 Eylül’ün Kurban Bayramı ile çakışması nedeniyle, bu yıla mahsusen 9 Eylül Cumartesi günü kutlanması kararlaştırıldı). Ayrıca lisemizden mezun başarılı iki kardeşimizin matematik ve felsefe yükseköğrenimi görmeleri şartıyla, burs vermeye karar verdik. Bu kardeşlerimizin, uzun dönemde, alanlarında bilimin merhalelerine tırmanmalarını arzu ediyoruz; desteğimizi akademik süreçte de devam ettirmek istiyoruz. Diğer bir önemli projemiz ise, “Bayburt Fotoğrafları Arşivi” ni kurmaktır. Bayburt Lisesi Kütüphanesi’nin yeniden düzenlenmesi hususunda, okul müdürlüğünün ihtiyaç bildirilmesi durumunda, maddi olarak destekleyeceğimizi bildirdik.
Bayburt Valiliği’ne, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ve bazı siyasi yetkililere, okulumuza tekrar Bayburt Lisesi adının verilmesi hususundaki talebimizi ilettik. Olumlu karşılanmasına rağmen 7-8 aydan beri netice hâsıl olmadı.
Okullarının adı değiştirilmiş Bayburt Lisesi öğrencileri olarak bizler, ilkbaharda Şehit Nusret Bahçesinden Çoruh’a atlar, yüzerek karşıya geçme yarışı yapar, iddialar kazanırdık. Bu ve benzer çılgınlıklarımız bizlere iddialı olma ve coşkulu yaşama heyecanı verirdi. Ancak şimdi okulumuzun adının kaldırıldığı hatırlatıldığında, birbirimize Bayburt Lisesi’ndeyken diye anlatmaya başladığımız anılarımız yarım kalmakta ve içimizi büyük bir hüzün kaplamakta.
İlk gençlik yıllarımızı Bayburt Lisesi’nde yaşadık; mutlu, heyecanlı ve hayat doluyduk. Sahip olduğumuz, yaşadığımız birçok şeyi kendi aramızda paylaşırdık. Birbirimizin dert ortaklarıydık. Birbirimize güven duyuyorduk. Dayanışmalı hareket ederdik. Doğru bildiğimiz yoldan şaşmazdık; kışın sınıf sobası yeterli yakılmadığında, okul yönetimini protesto etmiş ve derse girmemiştik. Okul yönetimi bize ceza vermişti ama okula devam etmemizi engelleyememişti. Bilgili ve yürekliydik; bir geometri sınavında tahtaya yazılı sınav sorularından, hem de diğer grubun bir sorusunun noksan olduğunu ders hocasına hatırlatabilirdik. Bu davranışımızı takdirle karşılayan değerli hocalarımız da vardı. İşte, o heyecanlı günlerimizi Bayburt Lisesi ismi ile anılan okulumuzda yaşadık.
Birçoğumuz Bayburt Lisesi binasında ve ortaokul döneminde pinpon oynamayı öğrendik. Büyüklerimizden sıra gelmediği zamanlarda, Cuma günleri zemin kat WC pencere kilitlerinin açık kalmasını sağlar, hafta sonu pencereden girer, pinpon oynardık. Lise dönemimizde Ulu Cami’nin çapraz karşısındaki Asım-Asaf Durulmuş ağabeylerin salonu açıldıktan sonra, masa tenisi sporunu iyice geliştirme imkânına kavuşmuş olduk. Rahmetli Ertan Köprücü en iyi pinpon oynayan arkadaşımızdı; boy avantajını iyi değerlendirmişti. Endüstri Meslek Lisesi öğrencileriyle aramızda pinpon müsabakası yapar, Bayburt Lisesi olarak bizim daha başarılı olduğumuzu ifade etmek, yanıltıcı olmayacağı kanaatindeyiz.
Bizler, zamanı değerlendirmesini bilir, serbest çalışma derslerinde öğretmen gelmediği zamanlarda, Galer Hamamı’nı şenlendirir, sıhhat bulur, ak pak olurduk. Bu arada Hamamda görevli rahmetli Faruk abinin anlattığı hikâyeler de tarafımızdan saygıyla dinlenirdi. Ayrıca Faruk abi, “uşaklar ben Bayburt Lisesi’nin öğrencilerini seviyorum, arayı açmayın, tez tez gelin” derdi. O gün, o dersin yoklaması sınıf başkanımız tarafından Galer Hamamı’nda alınırdı. Bizim dönemimizde sadece “A” sınıfında 8-10 kız arkadaşımız vardı. Dolayısıyla hamama gitme kararını çok kolay bir şekilde verebilirdik.
Bayburt Lisesi yıllarımızda teneffüslerde sık sık “kafamızı gökyüzüne çevirirdik” ve hayaller kurardık. Kuzeyde Bayburt Kalesi, güneyde Aslan Dağı, doğuda Duduzar’ın Beyböyrek ve Abdulvahhap Tepesi ve batıda ise Şehit Osman Tepesi; bizleri tarihi ve coğrafi açıdan kucaklayan, koruyan ve onları öğrendikçe bizlere kimlik kazandıran değerlerimizdi/dir. Oralarda türkü söyledik, sesimizin gürlük derecesini ölçtük; masallar anlattık/dinledik hayal kurduk; kayak kaydık bugünün şampiyonlarına birikim sağladık; bizden sonra yetişen evlatlarımız uluslararası yarışmalara katılma becerisini gösterdiler. Bizim o zaman başaramadığımız Aslan Dağının ağaçlandırılmasını, uzun yıllar sonra başaran, Bayburt’ta birçok anlamlı şeye damgasını vurmuş olan valimiz Sayın Ali Haydar Öner’i bu münasebetle şimdiki bizler hayırla yâd ediyoruz. O dönemde çevre bilincine sahip olmayan biz Bayburt Lisesi mezunları, bugün Bayburt Lisesi Ormanı oluşturmak üzere, Bayburt Belediyesi’nden ağaçlandırma alanı talep edeceğiz ve o zamanki ihmalkârlığımızı telafi etmeye çalışacağız.
Artık Bayburt Lisesi mezunları olarak bir araya geliyoruz. Birlikte anlamlı şeyler yapabileceğimize inanıyoruz. Gecikmiş önemli bir hareketi büyük bir heyecanla başlatmış bulunuyoruz. Yerel halk ve mezunlar tarafından fiilen kullanılan Bayburt Lisesi isminin yeniden resmen geri verileceğine inanıyoruz. İlk mezunlar olarak, tüm mezunlarımızın kurumsal yapılanmalarında önderlik ettik. Bayburt Lisesi Mezunları Platformu oluşturduk. Bunun için gerekli yönergeyi/usul ve esasları, çalışma ilkelerimizi hazırladık. Her yıl Eylül ayının ilk Cumartesi günü “Bayburt Lisesi Mezunları Lor Dolması Günü” olarak kutlanması tartışıldı, kabul edildi, yazılı ve sosyal medya vasıtasıyla duyuruldu (2017 yılında 3 Eylül’ün Kurban Bayramı ile çakışması nedeniyle, bu yıla mahsusen 9 Eylül Cumartesi günü kutlanması kararlaştırıldı). Ayrıca lisemizden mezun başarılı iki kardeşimizin matematik ve felsefe yükseköğrenimi görmeleri şartıyla, burs vermeye karar verdik. Bu kardeşlerimizin, uzun dönemde, alanlarında bilimin merhalelerine tırmanmalarını arzu ediyoruz; desteğimizi akademik süreçte de devam ettirmek istiyoruz. Diğer bir önemli projemiz ise, “Bayburt Fotoğrafları Arşivi” ni kurmaktır. Bayburt Lisesi Kütüphanesi’nin yeniden düzenlenmesi hususunda, okul müdürlüğünün ihtiyaç bildirilmesi durumunda, maddi olarak destekleyeceğimizi bildirdik.
Bayburt Valiliği’ne, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ve bazı siyasi yetkililere, okulumuza tekrar Bayburt Lisesi adının verilmesi hususundaki talebimizi ilettik. Olumlu karşılanmasına rağmen 7-8 aydan beri netice hâsıl olmadı.
Heyecanla bekliyoruz, ısrarla Bayburt Lisesi adını tekrar istiyoruz. Çünkü Bayburt ile iletişimimizi korumak ve geliştirmek istiyoruz. Bayburt’u bu münasebetle daha sık ziyaret etmek, eski günlerimizi yâd etmek, lisemizin fiziki ve eğitim-öğretim şartlarının iyileştirilmesine katkıda bulunmak istiyoruz.
Bu ses, 8.500 Bayburt Lisesi mezununun hissiyatına tercüman olan sestir.
Bu ses, 8.500 Bayburt Lisesi mezununun hissiyatına tercüman olan sestir.
Bu ses, hatanın düzeltilmesini talep edenlerin sesidir.
Bu ses, 40-50 yıllık arkadaşlıkların yeniden canlandırılmasını isteyenlerin sesidir.
Bu ses, Bayburtluluk aidiyet duygusunun, coşkusunun ve yeniden şahlanışının sesidir.
Sayın yetkililer,
Sayın yetkililer,
Fiilen kullanımı devam eden ”Bayburt Lisesi” adının resmen tekrar verilmesini istiyoruz.
Lütfen sesimize ses verin!...