Bayburt Postası - Zahit mahallesinde 1935 yılında dünyaya gelen Şeref Narin, hamamın bilinen ilk işletmecileri, kapı komşuları Şefik Keskin aracılığıyla çalışmaya başladığı Çarşı Hamamı’nda 80 yılı geride bıraktı.
İlk sebze halinden tarihi hamama…
Bayburt’un ilk sebze halinin şimdiki Kasaplar Çarşısı’nın oralarda kurulduğunu, kendisinin de burada çalışırken mahalleden kapı komşuları olan Şefik Keskin’in işlettiği hamama da uğradığını söyleyen Şeref Narin, “Şefik Keskin hem babamın dostu hem kapı komşumuzdu. Orada getir-götür işlerine bakarak başladım. Sonra bir daha da kopamadım. Şefik Keskin vefat etti. Oğulları işletti, onlarla da uzun zaman çalıştım. Sonra bir gün Tokat ilinden birkaç kişi kese satmaya geldiler. Cevat Keskin işletiyor o zaman hamamı. Tuttu bunlara devretti. O Tokatlılar bir süre işletti. Başka bir Tokatlı’ya devretti. O da uzun yıllar işletti ve sonunda Şadan Çalışkan’a devretti. Şadan Çalışkan vefat etti. Şimdi ise oğulları işletiyor. Bu süreç içerisinde hamamda değişmeyen tek kişi benim” diyor.
Babasının iyi bir duvar ustası olduğunu, bu vesileyle inşaatlarda da çalıştığını söyleyen Şeref Narin, bu 80 yıllık süreç içerisinde hamama uğramadığı günlerin ise ancak sayılı günler olabileceğini belirtiyor. Hamamda her türlü işe baktığını, keseci olmadığı dönemlerde kesecilik de yaptığını söyleyen Narin, hamamın kendisi için evinden farksız olduğunu aktarıyor.
Eski ismi Kızıl Hamam, en eski yakıtı tezek..
Eski ismi Kızıl Hamam olan tarihi mekânda tezek yakıldığı zamanları hatırlayan Şeref Narin, sonrasında fuel oil de yakıldığını fakat kış aylarında yağ donduğu için bundan vazgeçildiğini ve halen hamamın kömürle ısıtıldığını söylüyor.
Hamamda eğlence olmadığını ancak düğünlerde sağdıçlarla gelinen hamamların daha neşeli geçtiğini ifade eden Narin, “Bu zamanlarda hamam daha gürültülü daha neşeli geçer. Gelenler genç olduğu için gençliğin verdiği neşe hahamı da sarar” diye konuşuyor.
Hamamın ateşi esnafı da ısıtmış!
Hamamın geçmişte esnaf için de önemli bir mekân olduğunu söyleyen Narin, eski kışların zemherisinde, çarşı esnafının üşüyen ellerini, ayaklarını hamamın külhanının ısıttığını belirterek, esnafın özellikle ikindi vaktinde, havanın sertleşmeye başladığı saatlerde, Çarşı Hamamı'nın külhanı önünde kuyruğa girdiğini ve ellerindeki mangallara, küreklerle ateş doldurup, dükkânlarına götürüp ısındıklarını hatırlıyor.
Hekâtlar, askerlik ve muhacirlik anıları..
Hamamlarda geçen sohbetleri de unutmayan Şeref Narin, havanın karardığı vakitlerde esnaftan birçoğunun ellerinde kartollarla (patates) hamamın külhanının başına geldiklerini onları közlediklerini anlatıyor. Kartol közlemesi eşliğinde çay içildiğini ve bu anlarda özellikle hekâtlar (hikâye) anlatıldığını aktaran Şeref Narin, bu sohbetlere bazen askerlik, bazen muhacirlik zamanlarından yaşanmışlıkların da eklendiğini ve bu esnada esnaftan sesi güzel olanlardan birinin hüzünlü bir türküsü ile günün noktalandığını belirtiyor.
Hamamda hüzün...
Hüzün denilince Şeref Narin’in aklına hamamda yaşamını yitiren isimler geliyor. Hatırladığı kadarıyla bugüne kadar hamamda üç kişi hayatını kaybetmişti. Bunların ikisi Bayburt’tan: Lütfü Kobal ve Konursulu İsmail. Üçüncüsü ise Gümüşhaneli. “Adamın apandisiti sıkıntılı. At arabası ile getirdiler. Meğer sıcak apandisitini patlatmış. İyi olsun diye getirdiler ama hamamdan ölüsünü çıkardılar.”
"Çocukluğumun, gençliğimin hamamını özlüyorum"
Haber ve Fotoğraflar: Murat Okutmuş