Tamam; Bayburtlu fırsat verir. Bayburtlu fedakarlık eder. Bayburtlu sadakat gösterir. Güvendiğine güvenir Bayburtlu. Hizmeti karşılıksız bırakmaz. Ahde vefa gösterir. Ve bekler sırasını!
Amaa verilen sözlerden cayıldı mı, kendisine yanlış yapıldığını çaktı mı, önemsenmediğini sezdi mi, birinin artniyetini anladı mı, yurduna hıyanet yapıldığını gördü mü; her şey gözünden düşer, o saat yapılanların üzerindeki bütün cila gider. Kararını tartar ve o dal kapanır!
Biz biliriz ki Bayburt tanıdıktır, gözgöze gelmektir, kardeşliktir. Sevgidir, selamdır Bayburt.
Ata dede yurdudur, İstanbullu, İzmirli gibi görkemi için değil, sebepsiz yere severiz Bayburt'u. Tıpkı annemizi sever gibi. Karşılık beklemeden.
Bayburt candan olmaktır. Vazgeçmemektir Bayburt. Tutuklu kalmaktır, tutkulu olmaktır, tevekküldür Bayburt.
Hatıralardır. Arkadaşlardır. Kaybedilmiş aşklardır Bayburt. Düğünlere taze heveslerle gidilen, bi tuhaf hüzünle dönülen yerdir Bayburt.
Büyük şehirler gibi imkanları için değil, imkansızlıkları için de severiz Bayburt'u. Tıpkı babamızı sever gibi. Fedakarlık istemeden.
Sevmeleri taze ümitlerle beslenen, gezmelere coşkuyla gidilen, tuhaf bi buruklukla dönülen yerdir Bayburt. Tüm yokluklara rağmen içindeki Anadolu Hamuru'nu kaybetmeyen belki de tek şehirdir.
Bu yüzdendir ki sahipsiz, ilgisiz, sevgisiz, köşede bırakılmalara rağmen hep delikanlı duruşludur. Bu yüzdendir ki başka yerlerin sürdürdüğü bir inadı o kangren olmuşsa kesmesini bilir!
Ve bu yüzdendir ki Bayburt’un sağı solu belli olmaz! Çünkü o kendini feda etse de değerlerine kıyamaz.
Ve bu yüzdendir ki; başka yerlerin hala güvendiği dağlara Bayburt’ta kar yağabilir.
Çünkü; üst kimlik alt kimlik, beyaz Türk beyaz olmayan Türk, milliyetçi ümmetçi, dindar laik, Türk Kürt, haremlik selamlık, inanan inanmayan, türbanlı türbansız, alkollü alkolsüz, yandaş medya yandaş olmayan medya, onların hukuku bizim hukukumuz, mahkeme ulema vb kavramlarla bölmek, bütünsel bir milleti parçalamak, onu örseler.
Bu bölmeler; kendine, memleketine gösterilen ilgisizlikten kat be kat, çok daha yaralar Bayburtluyu.
Merhametin ulufeleştiği, refahın paylaşılmadığı, farklı yaşam biçimimlerinin düşmanlaştırıldığı, özgürlüğün tehdit altında olduğu bir kentte veya ülkede iç barışın sele gittiğini son ana kadar bekler ve görür Bayburtlu.
Ve Bayburtlu bunu sezmişse “dostuna dost, düşmanına yaman” olur.
Bu yüzden ben hep ümidimi beslerim. Hemşerilerim son kertede hiç biri olmadı katıksız vatanseverdir, bunu bilir bunu söylerim. Onlar sinsi şiddeti sezerler. Ülkemizin hem zihnen hem gerçekten paramparça edildiğini görürler.
Seçmen ve taraf olmak sorumluluktur. Sorumluluğu gözden geçirmediğimizde suça ortak oluruz. Bunu bilir Bayburtlu ve son ana kadar kendini frenler. Bu yüzden tüm ülke bir tepki sergilerken hakkını erteler Bayburtlu.
Geçmişte fanatik taraftar gibi seçmen onayı verdiği lider, parti ve siyaset çizgisi; iktidarın nimetlerini yanlış kullandığında Bayburtlu’yu kaybetti ve eridi. Yakın tarihimizde bunun çok örneği var Bayburt’ta..
İstanbul’da hemşerim veya değil, kimle konuşsam, kime sorsam, Bayburt’u iktidar için çantada keklik görüyor! Elindeki oyunun her şeye rağmen tek kıymeti olduğunu bilen ve değişken bu coğrafyada, şimdi iktidar benim memleketimi nasıl çantada keklik görür ki? Yani bu mu Bayburt?
Bayburtlu bu kadar mı gerçeklikle bağını koparmış, böylesine mi peşin hükümlü, öğrenmeyi reddeden, sorgulamayan, çıkarına yenilmiş ve teslim alınmış?.. Sanmam.
O, bir kutu şekerle kandırıldığını, artık lafla oyalandığını, paydan pay almadığını, korkunç bir kent planlamasına mahkum edildiğini, Çoruh’un bir açık kanala çevrildiğini, dibdibe on katlı binalara hapsedildiğini, işsizliği, yokluğu, haksızlığı, ihmali, yanlışları görme sınırına dayandı. O büyük kentlerin aydını kadar ölçebilir.
Bütün bu nedenlerle benim asla bu milletten sıtkım sıyrılmadı. Birden o Anadolu Hamuru’ndaki gizlenmiş ‘dirseğini çıkarabilir’. Sırf bu yüzden değişkenliğe açıktır Bayburt. Ve bu yüzden umuttur!