Sorgulama özürlüsü, aykırılık korkağı ve bilgi bakımından tek yönlü beslenme hastası olduğuna bakmaksızın, eline kalem alıp bana cevap yazmaya yelteniyor herifçioğlu...
Bazı kuyruk acılılar, başkasının beyni ile geçinmeden bir türlü kurtulamayanlar, araba gölgesine yatıp kendi gölgesi sananlar da alkışlıyorlar, destekliyorlar bu yazılanları...
Bazıları da gaza gelip sövüyorlar ağız dolusu... Kitaplarımı, yazılarımı, yaptıklarımı, mücadelemi, okumadan ve bilmeden, beni zerre kadar tanımadan ve tanımaya çalışmadan sövüyorlar... Birilerine mesaj vermek, recm edilene bir taş da kendilerinin attığını göstermek için sövüyorlar...
“Sevgi üretemeyenler, fikir üretemeyenler, sağlıklı ilişki üretemeyenler genellikle tehdit ya da benzeri bir yolla şiddet üretirler” diyen şair-yazar-felsefeci Prof. Dr. Afşar Timuçin, tanıyı koymuş bunlara isabetle...
Bunlar istiyorlar ki, onlarla aynı fikirde olayım, kırk yıldır yinelediklerini yineleyeyim durmadan... İstiyorlar ki herkes aynı fikirde olsun, aykırı ses asla olmasın... “Herkes aynı fikirdeyse kimse fazla düşünmüyor demektir” diyen Walter Lippman aklıma geliyor bunların bu hallerini gördükçe... Cenap Şahabettin kulağıma fısıldıyor bunların düşmanlık nedenlerini: “Her zenginlik düşman yaratır, fikir zenginliği hepsinden ziyade.”
Bu yağılar, fikir yağıları, kendilerine Türk Milliyetçisi demekteler bir de... Cafer Seydahmet Kırımer’i bilirler mi, herhangi bir eserini okumuş mudurlar bunlar? Sanmam, onlar yalnızca o din bezirgânı, çakma seyit nakşî mollasının yavelerini bilirler... Kırımer der ki: “Esirliğin en elimi, esirliğini anlamayacak kadar fikir esirliğine düşmektir.” Tam da bunların hâli işte...
“Milletleri fikirler yönetir” demişmiş Hegel, bunlara ne? Bunlar fikri ya satın alırlar, ya dilenirler ya da çalarlar, asla üretemezler. Aldıkları ve çaldıkları da fikir değildir aslında; dogmalar, saplantılar, kalıp yargılardır.
Bunların birisi de küçümsüyor aklı sıra beni: “Haa o mu, o kitap tanıtımı yapmaya çalışan adam mı?” Kibir kumkuması, sen de yapsana, iki tane kitabı da sen okuyup, bir tanıtım yazısı (eleştiriden geçtik onu zaten yapamazsın) kaleme alsana... Al da göreyim boyunu, bu iş siyaset dedikodusu yazmaya benzemez... Ayrıca bak şimdi söyleyeceğim gene “Amma da övünüyor” diyeceksiniz. Yahu ben bugüne kadar 1000’e yakın kitabı okudum ve bunlar hakkında yazı yazdım, bu bir rekordur Türk basınında. Öyle değildir diyen hele bir çıksın karşıma... “Kibirliye kibretmek sadakadır” demiş senin peygamberin Bay Kumkuma... Fakat benim kibrimin dayanağı var, seninki senden menkul...
Ve tozutmuş İmam-Hatip öğretmeni… O da benimle ölçünüyor aklı sıra, bana ayar ve akıl vermeye kalkışıyor… Ayıbı yüzüne vurulup açık düştüğünde de kıvırtıyor her dinci gibi.
Sen var ya sen, Tozutmuş Efendi, sen:
Küflü kurgularda kör karanlıktasın
Bazı kuyruk acılılar, başkasının beyni ile geçinmeden bir türlü kurtulamayanlar, araba gölgesine yatıp kendi gölgesi sananlar da alkışlıyorlar, destekliyorlar bu yazılanları...
Bazıları da gaza gelip sövüyorlar ağız dolusu... Kitaplarımı, yazılarımı, yaptıklarımı, mücadelemi, okumadan ve bilmeden, beni zerre kadar tanımadan ve tanımaya çalışmadan sövüyorlar... Birilerine mesaj vermek, recm edilene bir taş da kendilerinin attığını göstermek için sövüyorlar...
“Sevgi üretemeyenler, fikir üretemeyenler, sağlıklı ilişki üretemeyenler genellikle tehdit ya da benzeri bir yolla şiddet üretirler” diyen şair-yazar-felsefeci Prof. Dr. Afşar Timuçin, tanıyı koymuş bunlara isabetle...
Bunlar istiyorlar ki, onlarla aynı fikirde olayım, kırk yıldır yinelediklerini yineleyeyim durmadan... İstiyorlar ki herkes aynı fikirde olsun, aykırı ses asla olmasın... “Herkes aynı fikirdeyse kimse fazla düşünmüyor demektir” diyen Walter Lippman aklıma geliyor bunların bu hallerini gördükçe... Cenap Şahabettin kulağıma fısıldıyor bunların düşmanlık nedenlerini: “Her zenginlik düşman yaratır, fikir zenginliği hepsinden ziyade.”
Bu yağılar, fikir yağıları, kendilerine Türk Milliyetçisi demekteler bir de... Cafer Seydahmet Kırımer’i bilirler mi, herhangi bir eserini okumuş mudurlar bunlar? Sanmam, onlar yalnızca o din bezirgânı, çakma seyit nakşî mollasının yavelerini bilirler... Kırımer der ki: “Esirliğin en elimi, esirliğini anlamayacak kadar fikir esirliğine düşmektir.” Tam da bunların hâli işte...
“Milletleri fikirler yönetir” demişmiş Hegel, bunlara ne? Bunlar fikri ya satın alırlar, ya dilenirler ya da çalarlar, asla üretemezler. Aldıkları ve çaldıkları da fikir değildir aslında; dogmalar, saplantılar, kalıp yargılardır.
Bunların birisi de küçümsüyor aklı sıra beni: “Haa o mu, o kitap tanıtımı yapmaya çalışan adam mı?” Kibir kumkuması, sen de yapsana, iki tane kitabı da sen okuyup, bir tanıtım yazısı (eleştiriden geçtik onu zaten yapamazsın) kaleme alsana... Al da göreyim boyunu, bu iş siyaset dedikodusu yazmaya benzemez... Ayrıca bak şimdi söyleyeceğim gene “Amma da övünüyor” diyeceksiniz. Yahu ben bugüne kadar 1000’e yakın kitabı okudum ve bunlar hakkında yazı yazdım, bu bir rekordur Türk basınında. Öyle değildir diyen hele bir çıksın karşıma... “Kibirliye kibretmek sadakadır” demiş senin peygamberin Bay Kumkuma... Fakat benim kibrimin dayanağı var, seninki senden menkul...
Ve tozutmuş İmam-Hatip öğretmeni… O da benimle ölçünüyor aklı sıra, bana ayar ve akıl vermeye kalkışıyor… Ayıbı yüzüne vurulup açık düştüğünde de kıvırtıyor her dinci gibi.
Sen var ya sen, Tozutmuş Efendi, sen:
Küflü kurgularda kör karanlıktasın
Korkunç konulara kapılanmışsın
Kızgınlık kenetlenmiş kinlerine
Koşullusun kelepir kaypaklıklara
Sen ve yandaşların; puslu ve pusulusunuz ayrıca... Bizde onlar yok. Puslu ve pusulu ilişkilerim olmadı, olmayacak. Etkim tepkimden çok olmuştur, bu ispatlı ve şahitli... Sevdalarım başımdan büyük olsun istemişimdir, Ülküleri doruklarda Tanrısal bilmişimdir... Ya sizin ülküleriniz? Kötü yola, kısırdöngüye kaptırdığınız o fersude algılar... Ya sizin ilişkileriniz? Sıradan, çıkarsal, ruhsal derinlikten uzak... Ve sizin etki ve tepkileriniz? Nisyan ile malûl, saman alevi, aptal kandıran... Bunlarla mı benimle âşık atacaksınız?
Sen ve yandaşların; puslu ve pusulusunuz ayrıca... Bizde onlar yok. Puslu ve pusulu ilişkilerim olmadı, olmayacak. Etkim tepkimden çok olmuştur, bu ispatlı ve şahitli... Sevdalarım başımdan büyük olsun istemişimdir, Ülküleri doruklarda Tanrısal bilmişimdir... Ya sizin ülküleriniz? Kötü yola, kısırdöngüye kaptırdığınız o fersude algılar... Ya sizin ilişkileriniz? Sıradan, çıkarsal, ruhsal derinlikten uzak... Ve sizin etki ve tepkileriniz? Nisyan ile malûl, saman alevi, aptal kandıran... Bunlarla mı benimle âşık atacaksınız?