Ocak ayının ortalarına geldiğimiz şu günlerde Bayburt ve çevresinde kar olmadığı gibi, gündüz hava sıcaklığı 6-7 dereceye kadar yükseliyor. Kimileri bu değişiklikleri, küresel ısınmaya veya 2012’de maya takviminin sona ermesiyle kıyametin yaklaşmasına bağlasa da, yaşlılar öyle demiyor.
"Zemheri ayında şehirden köye yürüyerek gelirken sıcaktan çarıklarımız kurur, sırımlar ayaklarımızı sıkmaya başlardı'' diye anlatır büyüklerimiz.
Demek ki aynı iklim değişikliği yüz yıl kadar önce de yaşanmış...
Ya eski kışlar...
Araştırmacı yazar Mahmut Kırtan’ın kaleme aldığı, Haber 69 Dergisinin 2000 Yılı Nisan sayısında ve daha sonra “Hicranı Anlayan Şehir” kitabımda yer verdiğim Mehmet Emminin anıları daha o kadar taze ki...
"Sene 1957, kövde duriruğ… Gene tipi boran. Bilmirem ki hangi aydı, ya şubat ya da mart ayıydı. 76 yaşındaki anam hestelendi, bi sese bağirir. Duvağ ısttuğ, şerbet yaptuğ nafile. Sonunda şehre götürmeye karar verdük. Şahbender gilin çift atlı hızeği koştuk, altına bir yün yatak serdük, üstüne yorgan keçe örttük…
Ben, gardaşım bir de Şahbender’in büyük oğlu Ürişan düştük yola. Hızek karlarda lavur luvur etmeye başladı. Tipi ters yandan esir; dönir dolaşir aynı yere gelirdik. Belki hızeği altı yedi sefer devürdük. Her seferinde yatağı tezeden serirdük, karların içinden anamı buliruğ getürüp yatağa yatıriruğ, üstüne yorgani örtirük. Yatak yorgan kardan colp oldi. Ben anama arada ses verirem o da cevap verir...
Biraz zaman geçti anama ses verdim anam cevap vermedi... Salladım, sarıldım, yoğğ yoğ. Anam cevap vermir… Annaduğ ki anam ölmüş..''
Mehmet emmi buruklaşıp, dolu dolu gözlerle devam etti...
Ocak / 2010