Astana’da…

Cumhurbaşkanımız Astana’da yanında milletvekilleri, yüksek memurlar ve iş adamları… İş adamları toplantıları yapılıyor. Türk Dünyası Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı Astana’da… Astana’da Türkbilik Bilginleri toplantısı… Ve Astana’da Türk Dünyası Akademisi açılışı yapılıyor. Nursultan Nazarbayev’in konuşmaları dostluk, kardeşlik ve Türk Birliği üzerine…

Abone Ol

Cumhurbaşkanımız Astana’da yanında milletvekilleri, yüksek memurlar ve iş adamları… İş adamları toplantıları yapılıyor. Türk Dünyası Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı Astana’da… Astana’da Türkbilik Bilginleri toplantısı… Ve Astana’da Türk Dünyası Akademisi açılışı yapılıyor. Nursultan Nazarbayev’in konuşmaları dostluk, kardeşlik ve Türk Birliği üzerine…

Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün Türk Akademisinin açılışında yaptığı konuşmayı yetkililer ve etkililer iyi okumalı ve uygulamalı…

Dedi ki:

“Türk Dili bazı popüler dillerin tehdidi altındadır. Yetişen çocuklarımız öncelikle öz dillerini ve kültürlerini öğrenmelidirler. Bu görev öncelikle devletlerimize Milli Eğitim Bakanlarımıza ve yöneticilerimize düşer. Gençliğe her safhada Türk Dili ve Kültürü öğretilmelidir. Kendi dilini ve kültürünü iyice öğrenen gençlerimize bundan sonra başka dilleri ve kültürleri öğretmekten de çekinmeyiz.”

Dedi ki:

“Sovyetler Birliği zamanında Türk Devletleriyle aramızda aşılmaz sınırlar vardı. Şimdi sınırlar kalktı. Ama başka popüler kültürlerin etkisinde kalırsak yeni sınırlar çıkar…

Türk Dili ve Edebiyatı sadece bilim adamlarının işi olarak kalmamalı kitlelere ulaştırılmalıdır.

Türklerin bilime ve medeniyete katkıları da iyi araştırılıp insanlığa anlatılmalıdır.”

Cumhurbaşkanımızla 54. Hükümet döneminde yakın çalıştık. İkimiz de Hükümet sözcüsüydük. Bir hafta ben yapardım, bir hafta o… Birlikte Libya’ya gittik… Yeteneklerini ve temsil gücünü yakından biliyorum. Cumhurbaşkanlığında da aynı başarıyı göstermesinden ve Türk Dünyasına olan yakın ilgisinden ötürü kıvanıyorum.

9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in eskiden beri Türk Dünyasına olan ilgisi bilinir. 1967 yılında Başbakan olarak Azerbaycan’a ve Özbekistan’a yaptığı gezi o coğrafyada yıllarca konuşulan etki yapmıştı. 1992 ve 1993 yıllarındaki Başbakanlığı döneminde yaptıkları ise olağanüstü değerdedir. Türkiye o yıllarda yapması gerekli ve mümkün olan her şeyi yapmıştır. Cumhurbaşkanlığı döneminde de bu ilgi verimli bir şekilde sürmüştür.

Merhum Özal’ında gittikçe artan oranlarda Türk Dünyasına ilgi gösterdiği bilinir.

Sayın Demirel’den sonra Çankaya’da doğan boşluk ne yazık ki Türk Dünyasıyla ilişkiler anlamında da çok zararlı sonuçlar doğurmuştur.

Şimdi, yeniden bir Cumhurbaşkanımız vardır ve Çankaya görevini yapmaktadır. Ne güzel…

Astana’da Nursultan Ağam beni öven konuşma yapınca Sayın Gül: “Ama onun Hocası Nevzat Yalçıntaş” dedi. Evet benim de kendisinin de hocamızdır Yalçıntaş Hoca…

Hocamızın her yerde derin saygı duygularıyla karşılanması ve görüşlerine değer verilmesi de ayrı bir kıvanç konusu.

Bu yazımı onun Astana’da yaptığı “21. Asır’da Türk Birliği” adlı konuşmasının son bölümü bile bitirmek istiyorum.

“Çağımızın bize öğrettiği, “Birleşme” için takip edilecek yolun, demokratik, halklarımızın serbest iradesinin sonucu, dengeli, barışçı, gelişmeci ve ortak manevi yönünde olmasıdır. Başarı aklın ve maneviyatın ürünü olacaktır. Böylece asırlar önce, 730-732 ve 735 yıllarında büyük atalarımızın Asya’nın kalbinde, “Orhun Abidelerindeki, vasiyetleri bir defa daha gerçekleşmiş olacaktır:”

“… Fakat gök Tanrı, Türk’ün bu haline acıdı. Türk milleti yok olmasın, eskisi gibi cihanın en yüce milleti olsun diye, babam İlteriş Kağan’la anam Elbilge Hatunu Türklere hakan kıldı. Tanrı güç verdi, babamın Türk ordusu kurt, Türk düşmanları koyun oldu. Düşmanlar, kurt önünden kaçan koyunlar gibi dağılıp gitti. Hakan babam, doğudan batıya at koşturup Türk milletini tekrar topladı, birleştirdi. Türk devletini diriltti.

Ey Türk Oğuz Beyleri! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe bil ki, Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey Türk milleti! Kendine dön!”

Haziran / 2010