Bugün kimsenin sorgulayıp yazmadığı yanlış söz ve algılamalara değineceğim. Umarım düşündürürüm okuyanları.
ALTIN HARFLER SAFSATASI
Zamanın birinde birisi mecazi anlamda demiş ki, "Adını tarihe altın harflerle yazdırdı."
Sen misin diyen, düştü bu söz, söz bilmezlerin, söz yoksulların ağzına, vara yoğa kullanır oldular. Birisi de düşünmedi, birisi de sormadı ki, bu altın harfler tarihin neresinde?
Rıza Kayaalp grekoromen güreşte dördüncü kez dünya şampiyonu oldu, yüzümüzü ağarttı ve güldürdü, göğsümüzü kabarttı. Ama TRT spikeri bu dediklerimi diyecek söz dağarına sahip değil. Belki 20 kez "Güreş tarihine altın harflerle yazdırdı" deyip durdu...
Eskiden TRT'de böyleleri çalışamazdı. AKP icat oldu bu kural da bozuldu.
KANI YERDE KALMAMIŞ, NASIL YANİ?
Birisi bu ilkel kabile-aşiret deyimini söylemiş, sonra söyleyen söyleyene, bugün de söyleniyor hem de devlet adamları tarafından: "Kanı yerde kalmayacak", "Kanı yerde kalmadı", "Kanın yerde kalmadı, rahat uyu..."
Yahu koca ülkede birisi de sormuyor şu soruları: "Kanı yerde kalınca ne oluyor? Kanını nasıl yerde bırakmıyorsunuz, başka kanlar dökerek mi? Başka kanlar dökünce onun kanı yerden kalkıp göklere mi yükseliyor?"
Aklıma çocukluğumda Bayburt'ta dinlediğim o Köroğlu öyküsü geliyor. Köroğlu bir köye gidiyor, bakıyor ki bir yaşlı kadın kendi kendine söyleniyor:
"Ocağın bata Köroğlu..."
Şaşırır Köroğlu, der ki:
ALTIN HARFLER SAFSATASI
Zamanın birinde birisi mecazi anlamda demiş ki, "Adını tarihe altın harflerle yazdırdı."
Sen misin diyen, düştü bu söz, söz bilmezlerin, söz yoksulların ağzına, vara yoğa kullanır oldular. Birisi de düşünmedi, birisi de sormadı ki, bu altın harfler tarihin neresinde?
Rıza Kayaalp grekoromen güreşte dördüncü kez dünya şampiyonu oldu, yüzümüzü ağarttı ve güldürdü, göğsümüzü kabarttı. Ama TRT spikeri bu dediklerimi diyecek söz dağarına sahip değil. Belki 20 kez "Güreş tarihine altın harflerle yazdırdı" deyip durdu...
Eskiden TRT'de böyleleri çalışamazdı. AKP icat oldu bu kural da bozuldu.
KANI YERDE KALMAMIŞ, NASIL YANİ?
Birisi bu ilkel kabile-aşiret deyimini söylemiş, sonra söyleyen söyleyene, bugün de söyleniyor hem de devlet adamları tarafından: "Kanı yerde kalmayacak", "Kanı yerde kalmadı", "Kanın yerde kalmadı, rahat uyu..."
Yahu koca ülkede birisi de sormuyor şu soruları: "Kanı yerde kalınca ne oluyor? Kanını nasıl yerde bırakmıyorsunuz, başka kanlar dökerek mi? Başka kanlar dökünce onun kanı yerden kalkıp göklere mi yükseliyor?"
Aklıma çocukluğumda Bayburt'ta dinlediğim o Köroğlu öyküsü geliyor. Köroğlu bir köye gidiyor, bakıyor ki bir yaşlı kadın kendi kendine söyleniyor:
"Ocağın bata Köroğlu..."
Şaşırır Köroğlu, der ki:
"Nene sen Köroğlu'yu gördün mü hiç? Köroğlu sana ne yaptı?"
Nene "Görmedim, bana hiçbir şey de yapmadı" diye yanıtlar.
Köroğlu yine sorar: "E peki o zaman niye öyle diyorsun, kargış ediyorsun Köroğlu'na?"
İşte yanıt: "Bolu Beyi öyle deyin dedi, ben de diyorum...."
TÜRK’E KEFEN BİÇENİN ÖLÜMÜ NİYE KORKUNÇ OLSUN Kİ?..
Kürşad'ın narasıyla indik Tanrı Dağı'ndan
TÜRK’E KEFEN BİÇENİN ÖLÜMÜ NİYE KORKUNÇ OLSUN Kİ?..
Kürşad'ın narasıyla indik Tanrı Dağı'ndan
Ruhumuzu kandırdık Orhun'un kaynağından
Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur.
Türk' e kefen biçenin ölümü korkunç olur.
NİHAL ATSIZ
Yukarıdaki dörtlüğün son dizesi, anlamı ve iletisi düşünülmeden, slogan olarak söylenmektedir ayet gibi: "Türk'e kefen biçenin ölümü korkunç olur"...
Niye? Türkler kefensiz mi gömülüyor? Niye korkunç oluyormuş ona kefen biçenin ölümü?
Yahu bu ülkede her gün binlerce insan ölüyor, yüzlerce imam ya da din görevlisi bunlara kefen biçiyor, niye onlara sesiniz çıkmıyor? Ve onların ölümleri hiç de korkunç olmuyor...
Yani Atsız saçmalamış, kimse cesaret edip sorgulamıyor, sorgulasa da bu saçmalığı dillendiremiyor... Gene iş bana düştü, aha da diyorum...
“ETMEK İSTİYORUM”
"Teşekkürü bir borç bildiğimi ifade etmek istiyorum."
İyi Parti Grup Başkan Vekili Musavat Dervişoğlu'nun TBMM'de yaptığı konuşmadan bir tümce.
MHP kökenli ya da halen MHP'de siyaset yapanların çoğu böyle tümceler kuruyorlar: "İfade etmek istiyorum".
Yahu edeceksen et. "Teşekkürü bir borç bilirim" de, "Teşekkürü borç bildiğimi ifade ediyorum" de. Ne demek "Etmek istiyorum", bir engel mi var, izne mi tabi, niyet ettin de kararsız mısın?
Ne bu yahu dublaj Türkçesi gibi...
ARI VE KARINCA DÜZENLERİ
Arılar sınıflı bir toplumdur. Beyleri, beyceleri, işçileri vardır. Ve üretimlerinin çoğunu sömürücüler yer ve satarlar, pek azı (yaşamı sürdürecek kadarı) onlara bırakılır...
Karıncalarda ise sınıfsız bir toplum vardır. Bulur, taşır, paylaşırlar, haklarını kimseye yedirmezler. Bu
Yukarıdaki dörtlüğün son dizesi, anlamı ve iletisi düşünülmeden, slogan olarak söylenmektedir ayet gibi: "Türk'e kefen biçenin ölümü korkunç olur"...
Niye? Türkler kefensiz mi gömülüyor? Niye korkunç oluyormuş ona kefen biçenin ölümü?
Yahu bu ülkede her gün binlerce insan ölüyor, yüzlerce imam ya da din görevlisi bunlara kefen biçiyor, niye onlara sesiniz çıkmıyor? Ve onların ölümleri hiç de korkunç olmuyor...
Yani Atsız saçmalamış, kimse cesaret edip sorgulamıyor, sorgulasa da bu saçmalığı dillendiremiyor... Gene iş bana düştü, aha da diyorum...
“ETMEK İSTİYORUM”
"Teşekkürü bir borç bildiğimi ifade etmek istiyorum."
İyi Parti Grup Başkan Vekili Musavat Dervişoğlu'nun TBMM'de yaptığı konuşmadan bir tümce.
MHP kökenli ya da halen MHP'de siyaset yapanların çoğu böyle tümceler kuruyorlar: "İfade etmek istiyorum".
Yahu edeceksen et. "Teşekkürü bir borç bilirim" de, "Teşekkürü borç bildiğimi ifade ediyorum" de. Ne demek "Etmek istiyorum", bir engel mi var, izne mi tabi, niyet ettin de kararsız mısın?
Ne bu yahu dublaj Türkçesi gibi...
ARI VE KARINCA DÜZENLERİ
Arılar sınıflı bir toplumdur. Beyleri, beyceleri, işçileri vardır. Ve üretimlerinin çoğunu sömürücüler yer ve satarlar, pek azı (yaşamı sürdürecek kadarı) onlara bırakılır...
Karıncalarda ise sınıfsız bir toplum vardır. Bulur, taşır, paylaşırlar, haklarını kimseye yedirmezler. Bu
da doğanın bir dersi işte...