Gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun ART’de canlı yayınlanan programı Ceviz Kabuğu’na konuk olan Şair Yahya Akengin, önemli açıklamalarda bulundu. TÜRKSAV Başkanı Şair Yahya Akengin, Anayasa ve TRT Kanunu’na aykırı olmasına rağmen Kürtçe yayına başlayan Devlet televizyonu TRT’nin, TRT 6 adıyla 24 saat yayın yapmasını eleştirdi ve “Bir arada olmanın en önemli öğesi olan dilde ayrışma yaptıktan sonra bir arada olunacağını nasıl söylersiniz?” diyerek karşı çıktı.
Akengin, Türkiye’yi Kürtçe kanalla bölmenin mümkün olmadığını ifade etti. Akengin, Türk milletinin kendini böldürmeyeceğini düşündüğünü belirterek dünle bugün arasındaki şu benzerliğe dikkat çekti:
“20. yüzyılın başında Balkanlar’dan çıkarıldık. 1,5 milyona yakın Türk katledildi. Balkan Dağları’yla bugünkü Türkiye’nin doğusunun dağları birbirine çok benziyor. 20. yüzyılın başında ıslahatçılar gelip başımızda duruyordu. Şimdi AB’nin adamları… Bu kanal bizi birleştirecek diyorlar. Birlikte olmanın unsurlarından biri dildir. Dilde ayrışma yapıp da birleşmeyi nasıl bekliyorsunuz? Bence Türkiye bunlarla bölünmez ama bu durum Türkiye’ye ağır bedeller ödetir. İlerleme yerine aynı yerde kalır. Enerjisini buna harcar. Türkiye hep hasta ve yatakta kalır. Türk milleti kendini böldürtmez.”
Akengin, Türkiye’nin milli birlik ve beraberliğini bozmak isteyenlerin her fırsatta ileri sürdükleri bir konuya da değindi ve “Ezberlerimizi bozalım diyorlar. Bu ezberlerden biri vatanın milletiyle bölünmez bütünlüğü ilkesidir. Bunu mu bozacağız… Milliyetçiliğimize ırkçılık diyorlar” dedi.
***
Programda ayrıca; Büyük Türk düşünürü ve şair Yahya Kemal Beyatlı’nın ölümünün 50. yılına yer verildi. TÜRKSAV Başkanı Şair Yahya Akengin, büyük düşünür Yahya Kemal’in kültürel kavramlara yüklediği tarih bilgisi ve bilincinin onun kendi kimliğini bulmasında etkili olduğunu kaydetti.
1903 yılında Fransa’ya giden ve giderken ’ateist’, ’sosyalist’ olduğunu belirten Yahya Kemal, orada ’Türk’ ve ’Müslüman’ kimliğini ortaya çıkardığını belirtiyordu. Onun bu şekilde davranmasının nedenini Yahya Akengin şöyle aktardı:
“O’ ben kökü mazide olan bir atiyim’ derdi. Paris’te Avrupa’ya bakıp kendi kimliğine yöneliyor. Orada o ülkenin yazarlarıyla, otorite hocalarıyla tanışıyor. O dönemde bir de Türkçülük akımı var. Jöntürklere katılıyor.”