Bayburt Postası - Tarih, 21 Şubat 1964… Bayburt esnafı tarafından üretilen robot nam-ı diğer ‘Demir Asker’ şehrin en coşkulu gününde ilk kez görücüye çıkıyor… İnsana benzetilmeye çalışılan görüntüsüyle ilk anda pek heyecan uyandırmıyor ama insan gibi çok yönlü hareket edebilme özelliklerini sunmaya başladıkça izleyenleri nihayet şaşırtmaya başlıyor… Korku aşılayan duruşu, hayretten hayrete düşüren kontrollü hareketleri ve gittikçe dikkat çeken gösterisi izleyenlerin nutkunu tutuyor…
1964 yılında düzenlenen 21 Şubat etkinliklerinin öncesinde “protokolü selamlayan robot üreteceğim” dediğinde kimse inanmamıştı ama onu tanıyanlar da itiraz edememişti…
Çünkü o daha önce de arkadaşlarıyla birlikte “Bayburt’un üzerinde uçak uçuracağız” derken sadece uçağı uçurmakla kalmamış, uçaktan atılan bayram tebrik kartlarıyla da tören alanına gelenlerin bayramını kutlamıştı!
***
Bayburt’un düşman işgalinden kurtuluşunu simgeleyen 21 Şubat Kurtuluş Bayramları’nın hafızalardan silinmeyen adamı olan Şevki Usta; 1961, 1964 ve 1971 yıllarında ortaya koyduğu teknik eserleriyle dönemin ilçe halkı tarafından ‘çılgın adam’ olarak kabul edilmiş…
Onu çılgın yapan tek şey ise robotlara ve mekanik yapılara olan tutkusu… Çocukluğunda kendi yaşıtlarını mutlu edebilmek için rüzgârın gücünden faydalanarak yürüttüğü minyatür arabayla başlayan öyküsü, ilçenin en üst düzey protokolü önünde halkı selamlayan robota kadar devam ediyor… İşte Bayburt’ta yaşı 50’yi geçkin herkesin çok iyi tanıdığı Şevki Usta’yı ve nam saldığı dönemleri kendisinden dinledik…
21 Şubat Kurtuluş Bayramı’na özel ziyaret ettiğimiz Şevki Usta, sözlerine bu özel güne damga vuran bir isim olarak başlıyor:
“Kurtuluş günleri, geçmişten beri hep özeldir ve aylar öncesinden bu güne has hazırlıkları yapılır. Ermeni-Rus işgalini konu alan sokak tiyatrosunun yanı sıra meslek örgütleri de kendi hünerlerini göstermek adına aylar öncesinden hazırlıklar başlatıp, bu özel güne en iyi şekilde hazırlanırdılar. Biz de hünerlerimizi bu bayramlarda ortaya koyardık”
Robot fikri nasıl doğdu?
Şevki Usta, hayatı boyunca hep ilginç şeyler ortaya koymuş. İlkokul sıralarında başladığı icatlarını hayatı boyunca sürdürmüş. Kurtuluş günlerine özel yaptığı eserlerin hazırlıklarına ise Bayburt Madeni Sanatkârlar Derneği Başkanlığı’na seçilince başlamış…
“Kurtuluş törenlerinde bizim demirciler bir körük duman tüttürüp örsle pat-küt çakarak tören geçişi yapıyordular. O zaman terziler bile çuldan asker yapıyorlardı. Bir senaryo ortaya koyup icabında kolundan kan akıtıyorlardı. Arkadaşları toplayıp dedim ki, ‘Adamların bir iğnesi bir de makasları var. En ağır aletleri makas ama ortaya koydukları bir eser var. Biz ne yapıyoruz? Yıllardır aynı şey ben bu durumdan çok utanıyorum. Bizim yeni bir şeyler ortaya koymamız lazım” diyerek işe koyulan Şevki Usta, aradan yarım asra yakın bir zaman geçmesine rağmen akıllardan hafızalardan silinmeyen robotu hayata geçirmeye karar vermiş.
Şevki Usta robotu yaparken sac ve demirden yapılan mekanik kısımlarda hiçbir sıkıntı çekmediklerini fakat elektrik kısmının o dönem önemli bir sıkıntı teşkil ettiğine vurgu yapıyor. Ne kadar zor olsa da çareyi bulmakta gecikmemiş. O dönemlerde köylerde elektrik olmadığı için köy camilerinde ezan okunurken kullanılan aküler aklına gelmiş! Ve türlü zorluklar sonrası robotu nasıl yaptıklarını şöyle anlatıyor:
“Robotu yapmak fazla sürmedi. Zaten mekanik kısmı zaman almıyordu. Sıkıntıyı elektronik kısmında yaşıyorduk. Benim mesleğim demircilikti ama ruhum elektrikti. Her yaptığımızı tabi becerememe korkusuyla gizli yaptık. Özellikle robotun başını yaparken zorlandık. Bayburt o zaman biçareydi. Her şeye rağmen robotu el, kol, gövde ve başıyla beraber ortaya çıkardık. Tabi robotu yaptık en zor kısmı sergilemekti. Çünkü robotun sahip olduğu özellikleri bir piyes şeklinde ortaya koyacaktık”
Demir Asker sahnede...
Bayburt’un düşman işgalinden kurtuluşunun 46. yıl dönümü… Cumhuriyet Caddesi her yıl olduğu gibi yine coşkulu kalabalıkla kuşanmış… Sporcu, öğrenci, esnaf ve devlet kurumları; sembolik eserlerini, hünerlerini ve yöre kültürünü içeren küçük piyeslerini bir bir sergilemeye başlıyor…
Sıra demirci esnaflarının gösterisine geldiğinde coşkulu kalabalık için hayret dolu anlar başlıyor…
“Senaryolarımız muazzamdı ama milletin gözü robotta”
İlçe halkının ve üst düzey protokolün heyecanlı bakışları arasında ortaya çıkan robot ve senaryosu sahnelenmeye başlıyor… Robot nam-ı diğer ‘Demir Asker’, komutan rolünde Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitleri” adlı şiiriyle harekete geçiyor… Töreni izleyenlerin nutkunu tutan sahneyi o günün kahramanı şöyle anlatıyor:
“Robot askerin yanına şehit askerler de yaptık. Mikrofon elimde şiire filan düşkünüm. Ve başlıyoruz piyese. Yanımda arkadaşlarım demirci Halis Zan, Ahmet Ekrekli ve Mehmet Ekrekli kardeşler var. Robotun yanına temsili şehitler yaptık. Senaryolarımız muazzamdı ama millet hep robota bakıyordu. ‘Mehmet Akif Ersoy’un şiirini okumaya başladım. Tabi bir yandan şiiri okuyarak hazırladığımız piyesi ortaya koyuyorum, bir yandan da robotu hareket ettiriyorum. Şiiri seslendirirken ‘dağlar taşlar’ dediğimde robot Şehit Osman’ı işaret ediyor veya ‘eğilmez başlar’ ifadesi geçerken öne doğru duran robotu başı dik tutuyorum. Tabi kimse bana bakmıyor, herkesin gözü robotta. Gözlerinde elektrik var duruma göre ışık veriyor. Senaryo gereği robotun yanına koyduğumuz temsili şehitler kanlı elbiseleriyle ayağı kalkıyor. Tüm cadde hem hayretler içerisinde, hem de manzara karşısında ağlıyor.”
Şevki Usta, o dönem ortaya koyduğu bu eserin neden bu kadar hayretle karşılandığını ise şöyle ifade ediyor:
“Bunlar şimdi kolay gelir ama bizim bu işleri yaptığımız zamanlarda bırak Bayburt’u bölgede gramofonu tanıyan yok. Bu robotu birkaç yenilik yaparak 7 sene sonra 1971 Kurtuluş bayramında bir kere daha sahneledik.”
Bayburt’un maketi üstünde uçak uçuyor
Şevki Usta’nın hayatı hep icatla geçmiş. Yine 21 Şubat Kurtuluş töreni için başka bir şey daha yapmış… İçerisinde Şehit Osman ve Bayburt Kalesi’nin de yer aldığı devasa bir maket 3 traktör römorku birbirine bağlanarak üzerinde sergilenmiş. Maketin ilginç ve bir o kadarda şaşırtıcı oluşu bununla kalmıyor…
Şevki Usta yine töreni izleyenleri şaşırtıyor:
“Demirci esnafı Halis Zan, Ahmet Ekrekli ve Mehmet Ekrekli vardı. Çok bilgili arkadaşlardı bunlar. İçinde Şehit Osman, Duduzar, Saat Kulesi, Bayburt Kalesi’nin yer aldığı bir Bayburt maketi yaptık. Daha doğrusu Cumhuriyet caddesinin tamamını yaptık. Şuan Subay Gazinosu’nun olduğu yer o zaman iki katlı askeri hastane idi. Onun balkonunda bir kurşun asker vardı. Onun da aynısını yaptık ve maketin içine yerleştirdik. Yine piyes şeklinde bunu sunduk.”
Senaryoya konu olan acı olaylar yakın tarihte yaşandığı için izleyen herkesi etkilediğini ve protokolün bile ciddiyetini koruyamayıp ağlamaya başladığını söyleyen Şevki Usta, yaşananları şöyle anlatıyor:
“Allah rahmet etsin Everekli bir müşterim vardı. Yeni bir radyo almış. Onun radyosunun hoparlör kısmını kullanarak yükseltici kısmıyla sesi ondan verdim. Aynı maket üzerine Mehmet Ekrekli ile bir uçak yaptık. 65 santimetre büyüklüğünde… Yıl 1961... Osman ağabeyi (Osman Okutmuş) matbaada 200 adet tebrik kartı bastı. “43. Kurtuluş yılı kutlu olsun” diye. Uçağın içine arabaların kilometre aksanlarından faydalanarak otomatik bir düzenek yaptık. Bu fikir Mehmet Ekrekli’den çıktı. Misina ile uçağı döndürüyoruz. Bayburt’un maketi üstünde uçak uçuyor. 2 sefer dönüp bu otomatik düzenekten bir kart atıyor. Aynı maket içinde Şehit Osman tepesine roket düzeneği yaptık ve tören geçişinde patlattık. Bir traktör ve üç römorku birbirine geçirerek Bayburt maketini götürüyoruz. Muhaceret kafilesi yaptık. Ağlayan çocuk sesini kayda aldık. Anası çocuğu susturmaya çalışıyor. Tabi bu olaylar o döneme göre yakın tarihte yaşandı. Dayanması kolay değildi. İlçe halkıyla beraber protokolün tamamı ağlamıştı”
İşi gücü icat!
Şevki Usta, 21 Şubat’a özel eserleriyle tanınmış ama o etrafını şaşırtmaya çocukluk yıllarında başlamış:
“Ben yaşıtlarım gibi büyümedim. Aşık, panti, top, bar hiçbir şey bilmem. Benim işim gücüm alet ve icattı” diye kendini tarif eden Şevki Usta’nın ilk icadı ise alkaline pil olmuş:
“O zamanın lüks aletleri fener için yapıyoruz pili. O dönemde en meşhur fenerler üç pilli idi. Ben fenerimi 5 pilli olarak yaptım. Caddeden yaktığım zaman ışığı kaleye vururdu. Şingâhlı Bekçibaşı Derviş Efendi vardı. Tabi fener o zaman herkeste yok. Bekçilerde var. Bu Derviş Efendi tam bir fener hastası. Benim yaptığım fener hepsini geride bıraktı. Kale’de ışık varsa, Bayburt’ta herkes ‘bu Şevki’nin feneri’ derdi. Yine ilkokulda lokomotif yaptım. Kazanı yakıp, isporto lambasını altına sokuyordum, üst üste geldi mi tren gibi ‘çüf çüf’ diye devam ediyor. Bayburt’taki tüm okulları gezip bunu sergiledik.”
‘’Ola Şevki, sen beni öldürecek misen?”
Şevki Usta, neler yaptıklarını, bazen gülerek, bazen de gururlanarak anlattı… Çocukken kendi yaşıtlarını mutlu etmeyi de ihmal etmeyen Şevki Usta, bir anısını ise bu defa gözleri yaşararak anlatıyor:
“Kazım ağabeyi vardı. Kazım Yurt, kalaycı idi. Bu işe çok merak. Durmadan sorardı, ‘’Şevki ne yaptın’’ diye. Dedim ‘Rüzgârla çalışan bir araba yaptım.’ Tabi merak sardı, ‘’Niye göstermiyorsun’’ diye. Dedim ki, ‘rüzgâr çıksın o zaman.’ İkide bir geliyor, ‘Şevki bu rüzgâr yeter mi’ diyerek soruyor. Aklı gidiyor. Neyse arabayı koyduk yere. Pervane döndükçe hareket ediyor. İçerden tesisatını tam yapmıştım, defransiyelinden tut, her şeyine kadar. Araba yürüdükçe Kazım ağabeyi, ‘’Ola Şevki sen beni öldürecek misen?” der cebindeki bütün parayı verirdi bana.”
***
Şevki Usta, hayatı boyunca yaptıklarıyla etrafındakileri hayrete düşürmüş bir yetenek. Sıra dışı olmak böyle bir şey olsa gerek… Yaptıklarını ve yaşadıklarını mütevazi bir ruh haliyle dile getiren bu özel ve güzel adam sözlerini şu ifadelerle bitiriyor:
“O zaman yokluk vardı bunları ürettik ama şimdilerde her şey var üretim yok. Fırsat varken bu milletin evladı daha çok çalışmalı, daha çok üretmeli”
Murat Okutmuş / Bayburt Postası