1990’dan başlayarak Ulu Türkistan’a gezilerim oldu. Bu alan ile ilgili birçok inceleme okumuştum; yine de şaşırtıcı gözlemlerim eksik olmuyordu.

Kazakistan’ın Çimkent kalası (şehri) yakınlarında yaşadığım iki olay benim için ilginçtir. Kazak arkadaşlarım “Arça Evliya”da yemeğe çağırmışlardı. Güzel bir ağacın altında yemeğimizi yedik. Sonra “Evliya Mezarı”nı sordum. “Mezar yok” dediler. “Evliya nerede?” soruma “Evliya altında oturduğumuz bu arça (ardıç) ağacıdır” diye karşılık verdiler.

Bir başka gün “damçı evliya”ya gittik. Biz, Türkiye’deki alışkanlıkla yine “mezar” aradık. Mezar yoktu. Evliya yakınlardaki bir “bulak” idi. Bir tepenin bağrından sular çıkıyordu, sular derecikler oluşturup ırmağa akıyorlardı. Çevre yemyeşil ve çok güzeldi. Evliya, bu “damçı”nın kendisiydi.

Kazaklarda, Kırgızlarda ve Türkistan’ın birçok topluluklarında çok görülen bir durumla karşılaşmıştık. Dağlar, güzel ağaçlar, görkemli su kaynakları evliyaydı.

Türkistan’da her yerde “Evliya Ata” mezarları da vardır. Alkıslarda (dualarda) onların arbaklarından (ruhlarından) da yardım istenir. Çünkü onlar diridirler, ışıklar ülkesinde yaşarlar ve bu yerdeki yakınlarına yardım edebilirler.

Gerçekte bu inançlar Kök-İnanç Gök-Tanrı inancının İslam içinde yaşadığının göstergeleridir. Tanrı, Sonsuzluktur, her nesneyi kapsar ve her nesnenin içinde vardır. Doğanın güzellikleri ve iyi kişiler olarak yaşayıp öte yere göçenler Tanrı’nın yakınlarıdırlar, yani evliyalar. Türkler evliya sözüne “ermişliği aşan” bir anlam kazandırmış, dağları, suları, ağaçları da evliya yapmışlardı.

1992 yılında “Dünya Kazaklarının Kurultayı”na katılan ve en önde oturan ak giyimler içinde ak kumaş ile süslenmiş bir asa taşıyan bir kazak görmüştüm. Kurultay Başkanına bu kişinin kim olduğunu sordum: “Sarı Evliya” dedi. Ve ekledi: “Bir tür baksı” Akşam TV’de Sarı Evliya ile ilgili bir belgelik gösteri izledim.

Sarı Evliya iç gücü ile sağalmalar yapıyordu. (Biyo enerjiyle tedaviler) Bir bölümünde sunucu sordu:

- Sarı Evliya gücünü nereden alıyorsun?
- Tanrı dağlarının ruhundan!
- Dağların ruhu olur mu? Sen Müslümansın!
- Dağların ruhu olmasa Tanrı Kur’an da : “Biz emaneti dağlara vermek istedik. Dağlar almadı; insan aldı” der miydi?

Sarı Evliya eski inançtan gelen uygulamasına İslam’la delil getiriyordu.

Türkistan’dan örnekler verdim. Azerbaycan ve Türkiye’de benzer örnekler yok mu? Türbelere olan bu ilgi nereden geliyor. Arap ve hatta bedevi Müslümanlığını tazeleyip Türklere yeniden dayatmak isteyenler ne derslerse desinler, Türkler bildiklerini yapıyorlar.

Türkler İslam’ı böyle anladılar ve böyle yaşadılar.

Türk inancı Varlık Birliği temelindeydi. İslam’daki Varlık Birliği inancıyla bu dine girdiler.

Şimdilerde selefilik adı altında ve benzeri akımlarla yapılar Arap Müslümanlığı zorlaması tutmayacak ve bir yerlerden patlayacak. Türk Müslümanlığını benimseyenlerle Arapçılar arasında çatışmalar çıkmasından tutun da, Kök-İnanca dönmek ve hatta başka yerlere yönelmek akımları bile başlayabilir.

“Başlayabilir” diyorum ama gözlemlerimiz çoktan başlandığını gösteriyor.

Tataristan’da, Kazakistan ve Kırgızistan’da üstelik yarım yamalak bilgilerle on birlerce Türk “Tengricilik” adı altında bir arayış içindeler. Türkiye de henüz akım durumuna gelmese de birtakım kişilerin bir yöneliş içinde olduğunu görüyorum.

Yani Müslümanlık adı altında Arapçılığı Türklere dayatanlar ateşle oynuyorlar.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.